İdare Hukuku Archives - Selçuklu Hukuk Bürosu https://www.selcukluhukuk.com/category/calisma-alanlarimiz/idare-hukuku/ Selçuklu Hukuk Bürosu Tue, 25 Feb 2025 14:24:22 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.8.2 https://www.selcukluhukuk.com/wp-content/uploads/2022/10/cropped-pngturkuaz-32x32.png İdare Hukuku Archives - Selçuklu Hukuk Bürosu https://www.selcukluhukuk.com/category/calisma-alanlarimiz/idare-hukuku/ 32 32 MEMURİYETTEN ÇIKARMA (MEMURİYETTEN ATILMA) CEZASI https://www.selcukluhukuk.com/memuriyetten-cikarma-memuriyetten-atilma-cezasi/ Fri, 21 Feb 2025 07:11:45 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2759 Memuriyetten Atılma (Çıkarılma) Cezası Nedir? Memuriyetten atılma, bir kamu görevlisinin, idarenin disiplin sürecinin sonunda hakkında verilen bir disiplin cezasıdır. 657 sayılı Kanun’un md. 125 hükmünde bu cezanın adı Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası olarak düzenlenmiştir. Bir kamu görevlisi hakkında memuriyetten çıkarılma cezasının verilmesi durumunda, bu kişinin kurumu ile ilişiği kesilir. Artık başka bir kamu görevinde istihdam [...]

The post MEMURİYETTEN ÇIKARMA (MEMURİYETTEN ATILMA) CEZASI appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

Memuriyetten Atılma (Çıkarılma) Cezası Nedir?

Memuriyetten atılma, bir kamu görevlisinin, idarenin disiplin sürecinin sonunda hakkında verilen bir disiplin cezasıdır.

657 sayılı Kanun’un md. 125 hükmünde bu cezanın adı Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası olarak düzenlenmiştir.

Bir kamu görevlisi hakkında memuriyetten çıkarılma cezasının verilmesi durumunda, bu kişinin kurumu ile ilişiği kesilir.

Artık başka bir kamu görevinde istihdam edilemez.

Memurluktan Çıkarma Cezası (Devlet Memurluğundan Atılma Cezası) Gerektiren Durumlar Nelerdir?

Memuriyetten çıkarma cezasını gerektiren suç ve eylem tipleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun md. 125 hükmünde sıralanmıştır. Bunlar şu şekildedir:

  1. a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
  2. b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
  3. c) Siyasi partiye girmek,
  4. d) Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
  5. e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
  6. f)  Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
  7. g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
  8. h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,

ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,

  1. j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
  2. k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
  3. l) Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak.

Memurun Özel Hayatı Nedeniyle Meslekten Çıkarılmasına Karar Verilebilir mi?

Kural olarak memurun özel hayatındaki tavır ve davranışları onun hakkında devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesi için yeterli değildir. Bunun için, ilgili hayat tarzının kamu görevinin ifası üzerinde olumsuz bir etkisinin olması gerekmektedir. Aksi durumda, bu yönde verilecek bir disiplin cezasının iptal edilmesi söz konusu olacaktır. Örneğin: (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E. 2018/2236, K. 2019/3666, K.T: 11.09.2019)

“Dava konusu Yargıtay Yönetim Kurulunun 15/03/2013 tarih ve 92 sayılı kararının, davacının kınama cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmına yönelik olarak Anayasa Mahkemesinin 18/07/2019 tarih, Başvuru No:2016/7091 sayılı kararında; “…başvurucunun evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkisini iş ortamına yansıtarak alenileştirdiği ve özel hayatına ilişkin konuları meslek hayatına olumsuz şekilde yansıttığı, diğer bir ifade ile kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesine engel olduğu yönünde herhangi bir tespit bulunmamaktadır. Bu hususun aksini gösterir bir bilgi idari veya yargısal sürece de yansımamıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesince farklı yönde değerlendirme yapılmasını gerektiren bir durum söz konusu değildir. Bu durumda başvurucunun evli bir kişiyle ilişki yaşaması şeklindeki özel hayatına dair eylemlerinin disiplin soruşturması sonucu kınama cezası ile cezalandırılmasının ve memuriyetten çıkarılmasının temelini oluşturduğu, başka bir deyişle başvurucunun kınama cezası ile cezalandırılmasında özel hayatı kapsamındaki davranışlarının belirleyici olduğu görülmektedir. Böyle bir müdahale olduğunda derece mahkemelerinin gerekçelerinin bireyin özel hayatına müdahaleyi haklı kılacak yeterlilikte olması zaruridir. Oysa Mahkemece söz konusu eylem ve davranışların başvurucunun mesleki hayatı -aday memur olarak görev yaptığı kurum- üzerindeki olumsuz etkileri ve riskleri ikna edici gerekçelerle açıklanmamıştır. Dolayısıyla inceleme konusu soruşturma ve yargılama kapsamında başvurucunun eylemlerinin mesleğine bir etkisinin bulunduğunun ortaya konulamadığı değerlendirilmektedir.” denilerek, davacının Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden karar bozulmuştur.”

Memuriyete Engel Suçlar Ve Cezalar Nelerdir?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun md. 48 hükmünde bir kamu görevlisi olmak için aranan şartlar sayılmıştır. Bunlar arasında şu hüküm yer almaktadır:

“Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.”

Buna göre şu durumlar memuriyete engeldir:

  • Asgari 1 Yıl Hapis Cezasına Hükmedilmiş Olması (HAGB hariç)
  • Affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûmiyet

Suçun İnfazı Sürecinde Devlet Memurluğu Yapma Yasağı Var mı?

TCK md. 53 hükmüne göre, kasten işlenen bir suçtan dolayı verilen hapis cezasının infazı sürecinde mahkeme, kamu haklarının kullanımından mahrum bırakmaktadır. Buna göre, bu kamu hakları arasında şunlar yer almaktadır:

  1. a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
  2. b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle uygulanmamaktadır.1),
  3. c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
  4. d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
  5. e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

Yoksun bırakılır.

Dolayısıyla, cezanın infazı sürecinin doğal bir sonucu olarak, mahkûm, memuriyet yapamaz.

Bazı suçlar bakımından kısa süreli hapis cezası verilebilir. BU ceza ertelenebilir. TCK md. 53/4 hükmüne göre Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

Dolayısıyla alınan 1 yıl veya daha az süreli hapis cezasının ertelenmesi durumunda kişinin memuriyetine engel bir durum söz konusu olmayacaktır.

Taksirli Suç Nedeniyle Memurun Görevden Uzaklaştırılması Ve Görevine İadesi

Yukarıda görüldüğü üzere, kamu görevinden mahrum bırakma, kasten işlenen suçlar bakımından geçerlidir. Buna karşın, taksirle işlenen suçlar bakımından kanun koyucu bir engel öngörmemiştir. Taksirden kasıt ise taksir ve bilinçli taksir ile işlenen suçlardır.

Buradaki istisna şudur ki, TCK md. 53/6 hükmüne göre, Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.

Memur Hakkında Görülmekte Olan Ceza Davasının Sonucu Beklenmeli Midir?

657 sayılı Kanun’a göre kişi hakkında, işlediği iddia edilen fiil dolayısıyla yürütülen disiplin süreci bakımından, ceza davasının sonuçlanmasının beklenmesi zorunlu değildir. Zira idari süreç ve adli süreç birbirinden farklıdır. Buna karşın, eğer disiplin kurulunun olayı değerlendirebilmesi için, memurun eyleminin kusur durumunu tespit etmesi gerekiyor ve bunun için de yargı kararının kesinleşmesi gerekli ise, bu durumda yargı kararının kesinleşmesi beklenmelidir.

Zira, Danıştay’a göre: (Danıştay 12. Dairesi, E. 2021/5245, K. 2023-545 Karar Tarihi:14.02.2023

Bir memura isnat olunan disiplin cezasına konu fiillerin, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılmasının gerekli olması durumunda, disiplin cezası hakkında karar verilmesi için mevcut deliller yeterli görülmeyerek ceza mahkemesi kararına ihtiyaç duyulduğu kanaati hasıl olmuş ise, disiplin cezasına konu fiilin hukuki denetiminden önce ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerekmektedir.

Uyuşmazlık konusu olayda; disiplin cezasına konu fiillerin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç olması nedeniyle, davacının Çocuğun cinsel istismarı(Teşebbüs) suçundan yargılandığı … Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı (4 yıl, 8 ay, 7 gün) mahkumiyet kararının, … Ceza Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bozulduğu; bozma kararı üzerine, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davacının üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle beraatine karar verildiği ve bu kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın 05/04/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Bu durumda; davacının disiplin cezasına konu eylemlerinin karşılığında verilen disiplin cezası irdelenirken, ceza hukuku yönüyle suç tipinin hukuki nitelendirmesini yapacak olan Ağır Ceza Mahkemesinin kararının göz önünde bulundurulması önem arz ettiğinden, ceza yargılaması sonucu beklenilmeksizin karara bağlanmış olan uyuşmazlık hakkında, sözü edilen beraat kararı da değerlendirilmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış olup, İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”

Hapis Cezasının Ertelenmesinin Memuriyete Etkisi

Hapis cezasının ertelenmesi, mahkeme kararıyla sanık hakkında hapis cezasına hükmedilmesi fakat bu cezanın infazının ertelenmesidir. Ertelenecek süre dolduğunda, hapis cezası infaz edilmiş sayılır.

Dolayısıyla kural olarak kişi hapis cezası almış ve bu hapis cezası infaz edilmiştir. O halde, kişiye, bu hapis cezası infaz edilmiş gibi muamele edilir. Dolayısıyla kasten işlenen suçlardan dolayı bir yıl ve üzeri hapis cezası alan ya da affa uğrasa bile 657 s. Kanun md. 48’de yer alan suçlardan birinden mahkûmiyet alanın cezası ertelenmiş olsa bile bu durum memuriyete engeldir.

Fakat, TCK md. 53/4’e göre Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

Memur Hakkında Ceza Mahkemesi Tarafından Beraat Kararı Verilmesi

Disiplin Kurulu, dosyadaki eylemleri bağımsız şekilde değerlendirebilir ve memurun ilgili eylemlerini 657 sayılı Kanun kapsamında değerlendirdikten sonra Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası verebilir. Bu durum ceza mahkemesinin verdiği beraat kararı bakımından da geçerlidir. Şöyle ki;

Beraat kararı, sanığın,;

  1. Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
  2. Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
  3. Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
  4. Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
  5. Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması hallerinde beraat kararı verilecektir

Bunlardan 1., 2. ve 3. Kriter bakımından disiplin kurulu memuriyetten çıkarma cezası veremez. Zira eylemin memur tarafından işlenmediği açıktır.

Danıştay’a göre: (Danıştay 10. Dairesi, E. 1987/1637 K. 1989/1877 ve 26.10.1989 tarihli kararı.)

“Bir kamu görevlisinin üzerine atılı disiplin suçu aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliğinde ise ve ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı…gerekçesiyle ilgili beraat etmişse, bu beraat kararının disiplin hukuku yönünden de bağlayıcı nitelikte olacağı açıktır.”

Fakat diğer kriterler bakımından somut olayın şartlarına göre ve DMK md. 125’e göre bir değerlendirme yapacaktır. Örneğin delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararları bakımından disiplin kurulu bağımsız bir değerlendirme yaparak devlet memuriyetinden çıkarma cezası verebilir (Danıştay 10. Dairesi, E. 1987/2015 K. 1987/1721 ve 27.10.1987). Örneğin Danıştay’a göre; (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E. 2010/1391 K. 2011/273 ve 21.4.2011 tarihli kararı)

““…ceza yargılaması yönünden delil yetersizliğine bağlı olarak verilen bu hükmün, yapılan soruşturma sonucu sübuta eren memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunma eylemini ortadan kaldırmadığı, söz konusu kararda isnat edilen eylemlerin kesin olarak davacı tarafından gerçekleştirilmediği yönünde bir belirleme olmadığı, sadece davacının ceza hukuku yönünden cezalandırılabilmesi için kasetin yeterli delil olamayacağının hüküm altına alındığı; dolayısıyla anılan Ceza Mahkemesi kararının davacının disiplin cezası ile cezalandırılması açısından bağlayıcı olmadığı” şeklinde verilen idare mahkemesi kararı davayı inceleyen İDDK tarafından usul ve yasaya uygun bulunmuş ve onanmıştır”

Ancak bu durumda dahi idare ve idari yargının temel hak ve özgürlüklerin korunması ve memurun haklarının sınırlandırılmasında ölçülü olması gerektiği açıktır. Danıştay bu noktada, delil yetersizliği olsa bile devlet memuriyetinden çıkarmaya temkinli yaklaşmaktadır: (Danıştay 16. Dairesi, E. 2015/14258, K. 2015/4219 ve 1.7.2015 tarihli kararı)

“26.04.2011 tarihinde mahkeme hâkimi ve bir zabıt kâtibi tarafından düzenlenen tutanak ile 25.04.2011 tarihinde kaydedilen kamera görüntüsünde, öğle arası olması sebebiyle diğer bir zabıt kâtibinin masasındaki klavyesinin altına duran pulları davacının alarak kendi odasına götürdüğünün tespit edildiği, davacının disiplin soruşturmasına konu eylemi sebebiyle hakkında zimmet suçundan dolayı yargılandığı İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22.02.2012 tarih ve E:2011/332, K:2012/55 Sayılı kararı ile davacının 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacı tarafından temyiz edilen kararın Yargıtay 5. Dairesinin 04.04.2013 tarih ve E:2012/1528, K:2013/2735 Sayılı kararı ile bozulması üzerine aynı Mahkemenin 28.01.2014 tarih ve E:2013/183, K:2014/34 Sayılı kararıyla yine mahkûmiyetine karar verildiği, bu kararın da Yargıtay 5. Dairesinin 10.07.2014 tarih ve E:2014/4482, K:2014/7580 Sayılı kararı ile bozulması üzerine aynı Mahkemenin 25.11.2014 tarih ve E:2014/268, K:2014/504 Sayılı kararı ile davacının, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/2-e maddesi uyarınca “yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” gerekçesiyle beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, gizli kamera yerleştirmek suretiyle yasaya aykırı şekilde elde edilmiş kayıtların tek başına delil niteliğinin olmadığı, yaklaşık üç yıl boyunca davacıya isnat edilen suçtan dolayı kuşku duydukları halde kalem personeli ve hâkiminin kaybolan pullara dair herhangi bir tespit yapmadığı, konuyu yetkili makamlara taşımadıkları, tanık ifadelerinin görgüye dayalı olmayan, şüphe ve varsayıma dayanan ifadeler olduğu, bu ifadelerden davacının fi ilinin sübuta erip ermediğinin tespitinin mümkün olmadığı, kaldı ki yargılandığı ceza davasında, davacının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi uyarınca “yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” gerekçesiyle beraat e iği göz önüne alındığında, davaya konu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin 07.03.2014 tarih ve E:2013/1276, K:2014/373 Sayılı kararının, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca bozulmasına…”

Dolayısıyla somut olayın şartları, belirleyici olacaktır.

Memurun Fiili İle İlgili Olarak Açılan Davadaki Suçtan Beraat Kararı Verilmiş Olsa da Başka Bir Suçun Unsurlarını Oluşturması Durumu

Disiplin süreci bağımsız bir süreç olduğundan, eğer memur hakkında yürütülen davadaki tanık ifadeleri, bilirkişi raporu ya da diğer evrak, memurun eyleminin açılan dava kapsamında beraate konu olduğunu fakat başka bir suçun işlendiğini ortaya koymakta ise, bu durumda disiplin kurulu, devlet memurluğundan çıkarma cezası verebilir.

Danıştay’a göre de bu durum bu şekildedir. Örneğin: (T.C. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E. 2020/951, K. 2021/369, K. T. 25.02.2021)

Her ne kadar davacı fillerinin rüşvet suçunu oluşturmadığı Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla ortaya konulmuş ise de; yetkili olmadığı işleri yapma vaadiyle menfaat temin etme ve görevi kötüye kullanma fillerinin dava dosyasında yer alan rapor ve tanık ifadeleri ile sübuta erdiği ve ceza yargılamasında yer alan bilgi-belgeler de dikkate alındığında, söz konusu eylemlerinin 657 sayılı Kanun’un 125/E-(g) maddesinde belirtilen “memuriyetle bağdaşmayacak şekilde yüz kızartıcı ve utanç verici hareket” kapsamına girdiği sonucuna varıldığından, davacının, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.”

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Memurluğa Etkisi

Ceza mahkemesi tarafından, kişi aleyhine, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı verilebilir.

HAGB, bir kişinin işlediği suçun cezasının 2 yıl veya daha az hapis cezası olması durumunda, eğer mahkûmiyet alanın daha önce bir suç kaydı yoksa ve mahkemede gösterdiği tutum ve davranışlar suçtan dolayı pişman olduğunu göstermekte ise, mahkeme tarafından kurulan bir hükümdür.

Bu hükme göre, kişi adına bir hapis cezasına hükmedilse de bu hüküm 5 yıl süre ile infaz edilmez. Bu süre zarfında kişi başka bir suç işlemez ise, HAGB aldığı suçu da hiç işlememiş sayılır.

Memuriyetten çıkarma bakımından, HAGB’nin etkisi iki türlüdür.

Bunlardan ilki şudur ki;

  • Disiplin Kurulunun Memuriyetten Çıkarma Kararı Vermesi İhtimali Vardır: Disiplin kurulu, dava dosyasını inceler ve söz konusu suça konu eylemlerin sanık tarafından işlendiğine kanaat getirir ise ve bu eylemlerin memuriyet ile bağdaşmadığını (657 s. Kanun md. 125’te yer alan kriterlere göre) kararlaştırır ise, devlet memurluğundan çıkarma cezasına karar verebilir. Örneğin, HAGB kararı, ilgili memurun etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması neticesinde
  • Disiplin Kurulu Memuriyetten Çıkarma Kararı Vermeyebilir: Her ne kadar ceza mahkemesi tarafından HAGB kararı verilmiş ise de, disiplin kurulu, söz konusu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinden emin olamaz ise devlet memurluğundan çıkarma cezasına karar vermez.

Dolayısıyla disiplin kurulu, ilgili eylemleri, ceza mahkemesinden bağımsız şekilde değerlendirecektir. Fakat, her halde, yalnızca memur hakkında ceza mahkemesi tarafından HAGB kararı verildiğinden bahisle memuriyetten çıkarma cezasının verilmesi bir hak ihlalidir. AYM ve Danıştay bu durumda ilgili disiplin cezasının masumiyet karinesinin ihlali olduğuna işaret etmektedir. (Danıştay 12. Dairesi, E. 2017/908, K. 2017/6060 ve 28.11.2017 tarihli kararı)

“Anayasa Mahkemesinin, 13.06.2013 tarihli Kürşat Eyol ( Başvuru No: 2012/665 ) kararında da; masumiyet karinesinin kural olarak, hakkında bir suç isnadı bulunan ve henüz mahkûmiyet kararı verilmemiş kişileri kapsayan bir ilke olduğu kabul edilmekle birlikte, ceza davasının herhangi bir sebeple düştüğü, belirli bir süre sonra şarta bağlı olarak düşeceği veya sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmaksızın davanın ertelendiği durumlarda kişi hakkında masumiyet karinesinin devam e iğini kabul etmek gerekeceği, çünkü bu tür durumlarda ortada henüz verilmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığı, bu çerçevede, ceza davası dışında fakat ceza davasına konu olan eylemler sebebiyle devam eden idari uyuşmazlıklarda, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet kararına dayanılmasının masumiyet karinesi ile çelişeceği açıkça ifade edilmiştir. Uyuşmazlıkta, davacı hakkında yapılan ceza yargılaması sonucunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yukarda bahsedilen niteliği gereği bu aşamada hukuki etkiye sahip olmadığından ve bu karara dayanılması masumiyet karinesi ile de çelişeceğinden, Mahkemenin ceza yargılaması sonucuna göre karar vermesinde hukuki isabet görülmemiş ise de, disiplin hukuku açısından yapılan incelemede, davacının üzerine atılı fi llerin sübuta erdiği ve eylemine uyan disiplin cezası ile cezalandırıldığı anlaşıldığından, sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır”

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararının Memurluğa Etkisi

HAGB ile iglili yapılan değerlendirmeler, ceza mahkemesinin memur hakkında vermiş olduğu Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CVYO) açısından da geçerlidir.

İki tür CVYO vardır. Bunların memuriyete etkisi şu şekildedir:

  • Kusurun bulunmadığı nedeniyle verilen CVYO: Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik hali, bağlayıcı emrin yerine getirilmesi, meşru savunmada heyecan, korku ya da telaşla aşılması, kusurluğu ortadan kaldıran hatanın varlığı gibi nedenlerin varlığı halini kapsar. Burada failin kınanabilirliği azalmaktadır. Dolayısıyla memuriyetten çıkarma cezası verilmesi ihtimali önemli ölçüde azalmaktadır.
  • Fiil Suç Olmasına Rağmen Verilen CVYO: Failin etkin pişmanlık, şahsi cezasızlık sebebinin varlığı, karşılıklı hakaret, işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı gibi nedenlerin varlığını kapsar. Burada failin kınabilriliği daha yüksektir. Dolayısıyla disiplin kurulu eylemlerin ağırlığına göre değerlendirme yapıp, uygun ise devlet memurluğundan çıkarma cezasına hükmedebilir.

Adli Sicil (Sabıka) Kaydının Silinmesinin Memuriyete Etkisi

Bir kimse hakkında 1 yıldan daha fazla hapis cezasına hükmedilmiş olması durumunda bu durum Adli Sicil (Sabıka) Kaydına işlenecektir. Bu kişiler memur olamazlar.

Memuriyete alım bakımından arşiv kaydı önemlidir. Arşiv kaydına bakılır. Adli Sicil Kaydı silinse dahi arşiv kaydı daha uzun sürelidir. Burada kaydı devam edenler memur olamazlar.

Memurluktan Çıkarma Kaç Yıl Ceza Alınca Olur?

Yukarıda görüldüğü üzere 1 yıl veya üzeri kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasının alınması;

Affa uğramış olsa bile DMK md. 48’de sayılan suçlardan dolayı alınan hapis cezası (Burada alınan cezanın süresi önemli değildir)

Memur olmaya engeldir.

Adli para cezasına hükmedilmiş olması ya da hapis cezasının para cezasına çevrilmiş olması durumunda, sanık hakkında hapis cezasına hükmedilmediğinden bu durum memuriyete engel olmaz.

Ceza Verilmeden Önce Memurun Savunması Alınmak Zorunda Mı?

Memurun savunması alınmaksızın hakkında bir disiplin cezası verilemez. Aksi durumda memurun savunma hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Bu tür bir durumun gerçekleşmesi durumunda Danıştay, disip, K. lin cezasının iptaline karar verilmesi gerektiğine hükmetmektedir (Danıştay 5. Daire, E. 2017/2908, K. 2019/6731, K.T. 24.12.2019)

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezasını Hangi Makam Verir?

657 sayılı Kanun md. 126 hükmüne göre Devlet memurluğundan çıkarma cezası amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verilir.

Bu yönüyle devlet memurluğundan çıkarma cezası, uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezasından ayrılır. Bu cezalar disiplin amirleri tarafından verilmektedir.

Ancak, danıştaya göre, amirin isteği olmaksızın dosyanın doğrudan Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderilmesi ve devlet memurluğundan çıkarma cezasının verilmesi hukuka aykırı değildir (Danıştay T.C. Danıştay 12. Daire, E. 2021-616 K. 2021-383 K.T. 03.02.2021)

Devlet Memurluğundan Çıkarma (Devlet Memurluğundan Atılma Cezası) Cezasının İptali Davası

Kişi hakkında Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası verilmesi durumunda, kişi, kendisine bu kararın tebliğ edilmesinden sonra, İdare Mahkemesi’nde İptal Davası açabilir.

İlgili idare mahkemesi, memurun görev yaptığı yerdeki İdare Mahkemesi’dir.

Memurluktan Çıkarma Cezasının (Devlet Memurluğundan Atılma Cezası) İptali Dava Açma Süresi

İptal davası açabilmek için, memurun, kendisine bu kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içinde ilgili İdare Mahkemesi’nde İptal davası açması gerekmektedir.

Memurluktan Çıkarılan Tekrar Memur Olabilir Mi?

DMK md. 125/1-E hükmüne göre, devlet memurluğundan çıkarma cezası Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere verilen bir disiplin cezasıdır.  Dolayısıyla hakkında bu cezaya hükmolunan bir kimse artık devlet memuru olamaz.

The post MEMURİYETTEN ÇIKARMA (MEMURİYETTEN ATILMA) CEZASI appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
EŞ DURUMU TAYİN https://www.selcukluhukuk.com/es-durumu-tayin/ Sat, 09 Nov 2024 07:45:54 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2726 EŞ DURUMU TAYİN ŞARTLARI NELERDİR? Eş durumu tayin, kamu sektöründe çalışan memurların eşlerinin, aile birliğini korumak amacıyla görev yerlerine tayin edilmesini sağlayan bir uygulamadır. Bu tayin, eşlerden birinin farklı bir ile atanması durumunda, diğer eşin de aynı ile atanmasını mümkün kılar. Eş durumu tayini, aile huzurunu korumak adına önem taşır ve belirli yasal şartlara bağlıdır. [...]

The post EŞ DURUMU TAYİN appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

EŞ DURUMU TAYİN ŞARTLARI NELERDİR?

Eş durumu tayin, kamu sektöründe çalışan memurların eşlerinin, aile birliğini korumak amacıyla görev yerlerine tayin edilmesini sağlayan bir uygulamadır. Bu tayin, eşlerden birinin farklı bir ile atanması durumunda, diğer eşin de aynı ile atanmasını mümkün kılar. Eş durumu tayini, aile huzurunu korumak adına önem taşır ve belirli yasal şartlara bağlıdır.

Mevzuat olarak, Anayasa’nın 41. maddesi, ailenin korunması ve refahı için Devletin gerekli tedbirleri alması gerektiğini belirtir. Aynı şekilde, Devlet Memurları Kanunu’nun 72. maddesi de bu konuda gerekli düzenlemeleri içerir. Memurlar arasında aile birliğini sağlamak amacıyla, uygun durumda olan eşin aynı yerde görevlendirilmesi mümkündür veya belirli şartlar dahilinde izin verilebilir. Ayrıca, her bir meslek grubuna ilişkin olarak Bakanlıklar tarafından yayımlanan “atama ve yer değiştirme” yönetmelikleri de önemlidir.

Eş durumu nedeniyle tayin istemek isteyen memurların uyması gereken bazı şartlar vardır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 72. maddesi, bu şartları sıralamaktadır. Buna göre, eş durumu tayini yapılabilmesi için:

Yeniden veya yer değiştirme suretiyle yapılacak atamalarda; aile birimini muhafaza etmek bakımından kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanarak memur olan diğer eşin de isteği halinde ataması, atamaya tabi tutulan memurun atandığı yere 74 ve 76 ncı maddelerde belirtilen esaslar çerçevesinde yapılır.

Bu şartlar sağlandığında, aile birliğini korumak ve iş-aile dengesini sağlamak amacıyla idare, memurların eş durumu tayin taleplerini kabul edebilmektedir.

Aynı zamanda Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikte ‘Eş Durumu Tayini’ başlığı yer almamaktadır; ancak bu konu Aile Birliği Mazeretine Bağlı Yer Değişiklikleri başlığı altında 14. maddede düzenlenmiştir.

Aile birliği nedeniyle yer değişikliği talep eden memurun tayini şu durumlarda yapılabilir:

  1. a) Kamu personeli olan eşin, kendi kurumunda yer değişikliği imkânı yoksa veya zorunlu yer değişikliğine tabi bir görevdeyse, memur eşinin bulunduğu yere atanabilir.
  2. b) Eşler aynı kurumda çalışıyorsa, kurumun daha fazla hizmet ihtiyacı olan yere tayin yapılır.
  3. c) Eşler farklı kurumlardaysa, her iki kurumun ihtiyaç duyduğu yere atanmak üzere kurumlar arasında koordinasyon sağlanır.
  4. d) Kamu personeli olmayan eşin son iki yılda 360 gün sigorta primi ödeyerek çalıştığı ve halen çalışmaya devam ettiği yer, tayin yeri olarak kabul edilir.
  5. e) Milletvekili, belediye başkanı, muhtar veya noter olan eşin bulunduğu yere tayin yapılabilir.

Memur, eşinin çalıştığını veya yukarıdaki şartlara uyduğunu gösteren belgeleri kuruma sunmalı ve evlilik durumunu kanıtlayan belgeleri başvuruya eklemelidir.

Ayrıca, sağlık personeli için bu maddede belirtilenlerden farklı usul ve esaslar özel yönetmelikle belirlenebilir.

EŞ DURUMUNDAN TAYİN İÇİN NE KADAR PRİM ÖDEMEK GEREKMEKTEDİR?

Eş durumu tayin hakkından yararlanmak için eskiden eşin de memur olması şartı vardı. Ancak, bu şart kaldırılmıştır; artık eşi memur olmayanlar da eş durumu tayin hakkından yararlanabiliyor. Bunun için, tayin talep edilen yerde eşin son iki yılda en az 360 gün sigorta primi ödemiş olması yeterlidir.

Bu düzenlemelerle aile birliğini koruma amaçlanmıştır. Tayini çıkan kişinin eşi SSK’lı çalışansa veya kendi işini yapıyorsa, yine eş durumu tayin talebinde bulunabilir. Önceden üç yıl kesintisiz çalışma şartı aranıyordu, ancak bu da kaldırılmıştır. İki eş aynı kurumda çalışıyorsa, hizmet ihtiyacı olan yere birlikte atanırlar. Farklı kurumlarda çalışmaları durumunda, kurumlar arasında iletişim sağlanarak her iki kurumun da ihtiyacı olan yere atama yapılır.

EŞ DURUMU TAYİNİ İÇİN KAÇ YIL SİGORTA GEREKİR?

Eşi memur olmayanlar da eş durumu tayin hakkından yararlanabiliyor. Bunun için, tayin talep edilen yerde eşin son iki yılda en az 360 gün sigorta primi ödemiş olması yeterlidir. Bunun için, memur olmayan eşin statüsüne göre vergi levhası, SGK dökümü, ticaret odası belgeleri sunulması gerekmektedir.

1 YIL DOLMADAN EŞ DURUMU TAYİNİ OLUR MU?

Eş durumu tayininde, evlilik süresine dair bir şart yoktur. Tayin talebinde bulunabilmek için eşler arasında resmi nikah olması yeterlidir.

EŞ DURUMUNDA PUAN ÖNEMLİ Mİ?

Eş durumundan tayinde hizmet puanı şartı doğrudan aranmamaktadır. Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ya da “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”’nde eş durumu nedeniyle (ya da genel olarak mazeret nedeniyle) tayine bağlı olarak hizmet puanına ilişkin bir husus yer almamaktadır. Fakat bazı meslek grupları açısından hizmet puanı, eş durumu tayini açısından değerlendirmeye katılmaktadır. Örneğin öğretmenlerin durumu böyledir. Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin “Mazeret durumu nedeniyle yer değiştirmesi yapılamayanların aylıksız izinleri” başlığı altında 57. Maddesinde aile birliği mazereti nedeniyle öğretmenlerin eş durumundan tayini nedeniyle aylıksız izinli sayılma durumları açıklanmıştır.

“Hizmet puanı veya alanlarında norm kadro yetersizliği nedeniyle mazerete bağlı iller arasında yer değiştirme istekleri karşılanamayan öğretmenler, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin beşinci fıkrasına göre istekte bulundukları yere atanmaya hak kazanıncaya kadar aylıksız izinli sayılmalarını isteyebilirler. Bu süre üç yıldan fazla olamaz. Bu durumda olanların aylıksız izin hakkından yararlandırılmaları için aile birliği mazeretine bağlı yer değiştirmelerde kendilerine Bakanlıkça sunulan tercihlerin tamamını kullanmaları şartı aranır.”

SÖZLEŞMELİ PERSONEL EŞ DURUMU TAYİNİ

Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen kurallara göre, yıllık sözleşmelerle çalıştırılan kamu hizmeti görevlileridir ve işçi statüsünde değildir.

08/05/2020 tarihli Cumhurbaşkanı Kararına göre, sözleşmeli personelin kurumlar arası yer değişikliği yapılamaz. Ancak, kurum içinde eş durumu nedeniyle yer değişikliği belirli koşullarla mümkündür:

  • Çalıştığı birimde en az bir yıl görev yapmış olması,
  • Geçiş yapmak istediği birimde aynı unvana uygun boş bir pozisyon bulunması,
  • Kamu personeli olan eşin zorunlu olarak yer değişikliğine tabi bir görevde bulunması.

Sağlık Bakanlığı’nın yönergesine göre, eş durumu nedeniyle iller arası yer değişikliği için boş pozisyonlar her yıl ocak ve temmuzda ilan edilir ve kura ile yerleştirme yapılır. Bu talepte bulunabilmek için:

  • Bakanlığın o ilde boş pozisyon ilan etmesi,
  • Fiilen en az bir yıl çalışmış olması,
  • Eşinin zorunlu görev yer değişikliğine tabi veya stratejik bir görevde bulunması gerekmektedir.

YENİ ATANAN ÖĞRETMEN EŞ DURUMU TAYİNİ

Öğretmenin yeni atanması durumuna ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır.

Millî Eğitim Bakanlığı’nın Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin “Mazeret ve Engellilik Durumuna Bağlı Yer Değiştirme” başlıklı 49. Maddesine göre adaylık süresi devam eden öğretmenler, yeni atanmış öğretmenler aile birliği mazeretiyle tayin isteğinde bulunamaz.

ÖĞRETMEN EŞ DURUMU KAÇ YILDIR?

Zorunlu Çalışma Yükümlülüğünün Ertelenmesi başlıklı 45. maddede ise, aile birliği veya sağlık gerekçesiyle tayin talep eden öğretmenlerin, geçerli belge sunmaları halinde zorunlu hizmetlerinin bir sonraki tayin dönemine kadar ertelenebileceği belirtilmiştir. Başka bir ifadeyle, mazeret devam ettiği sürece, zorunlu hizmet de ertelenmektedir.

Mazeret ve Engellilik Durumuna Bağlı Yer Değiştirme başlıklı 49. maddede yer aldığı üzere eğer her iki eş de öğretmense ve tayin istenen yerde öğretmen ihtiyacı yoksa, her ikisi de ihtiyaç olan bir yere atanabilir. Bu hüküm kamu otoritesine önemli bir takdir yetkisi tanımaktadır.

Eşi geçici görevlendirme ile başka bir yerde bulunan öğretmenler, bu yere aile birliği mazeretiyle tayin talep edemez.

Bu tür tayinler yarıyıl veya yaz tatillerinde yapılır.

İsteğe Bağlı Yer Değiştirme başlıklı 52. maddede, sağlık veya aile birliği nedeniyle zorunlu hizmeti ertelenen öğretmenlerin, bulundukları kurumda en az üç yıl çalışmaları koşuluyla il içi tayin isteyebileceği belirtilmiştir.

EŞİ MEMUR OLMAYANLAR TAYİN İSTEYEBİLİR Mİ?

Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Yönetmeliği’ne göre, artık kamu personeli olmayan eşin bulunduğu yere de tayin talebi yapılabilmektedir. Bunun için, talep edilen yerde, eşin son iki yıl içinde, tayin talep edilen yerde, en az 360 gün sosyal güvenlik primi ödemiş olması ve hala çalışıyor olması gerekiyor. Bu şartları sağlayan memurlar, eşlerinin bulunduğu yere atanabilmektedir.

EŞİ ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞAN ÖĞRETMEN EŞ DURUMU TAYİNİ?

Millî Eğitim Bakanlığı’nın Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 49. Maddesine göre, eşi isteğe bağlı sigortalı olan öğretmenler aile birliği mazeretiyle tayin isteğinde bulunamaz. Bu hüküm, eşi kamu görevlisi olmayan ve isteğe bağlı sigortalı olan öğretmenlerin eş durumu dolayısıyla tayin isteme hakkına sahip olmadığını göstermektedir.

İsteğe bağlı sigortalılık, Türkiye’de ve Türkiye’de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış olan ülkelerdeki Türk vatandaşlarından:

  • 18 yaşını dolduran,
  • 5510 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigorta kapsamında olmayı gerektirecek şekilde çalışmayan,
  • Sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde otuz günden az çalışan ya da tam gün çalışmayan,
  • Kendi sigortalılıkları nedeniyle Türkiye’de bu kanuna göre malullük veya yaşlılık aylığı almayan,
  • İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Kuruma başvuruda bulunanlar,

isteğe bağlı sigortalı olmaya hak kazanır.

Çalışma statüsü bunun dışında olan özel sektör çalışanları bakımından, öğretmenin eş durumuna bağlı olarak talep edeceği tayin, genel kural işletilecektir.

 

POLİS EŞ DURUMU TAYİNİ

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’ne göre Emniyet Teşkilatı’nda çalışan eşlerden biri, ihtiyaç durumuna göre uygun görülürse, diğer eşin bulunduğu yere atanabilir.

Eşi emniyet mensubu olmayanlar da, kurumlar arası koordinasyonla ve hizmet gereklilikleri uygun olduğu takdirde, eşlerinin görev yaptığı yere atanabilirler.

Bu kapsamda yapılan yer değişiklikleri, ikinci bölgedeki hizmet yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

DİYANET PERSONELİ BAKIMINDAN EŞ DURUMU TAYİNİ

Diyanet İşleri Başkanlığı Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliği uyarınca :

1) Kamu personeli olan eşinin, kurum içi yer değiştirme suretiyle atanma imkanının olmaması veya mevzuatı uyarınca eşin zorunlu yer değiştirmeye tabi tutulan bir görevde bulunması durumunda bu kapsamdaki eşin bulunduğu yere, atanması suretiyle yapılabilir.

2) Eşlerin her ikisinin de Başkanlıkta çalışıyor olması halinde, Başkanlığın daha fazla hizmet ihtiyacı duyduğu yere, atanması suretiyle yapılabilir.

3) Eşlerin farklı kurumda çalışıyor olması halinde kurumlar arasında gerekli koordinasyon sağlanmak suretiyle her iki kurumun da öncelikli hizmet ihtiyacının bulunduğu yere, atanması suretiyle yapılabilir.

4) Kamu personeli olmayan eşinin, talep edilen yerde kesintisiz son üç yıl sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması halinde bu durumda olan eşin bulunduğu yere, atanması suretiyle yapılabilir.

5) Milletvekili, belediye başkanı, muhtar veya noter olan eşlerinin bulunduğu yere, atanması suretiyle yapılabilir.

6) Aile birliği mazeretine dayanarak yer değiştirme isteğinde bulunan memur, eşinin kamu kurum ve kuruluşlarında kamu personeli olarak çalıştığına veya atanmayı talep ettiği yerde eşinin kesintisiz son üç yıl sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak halen çalıştığına ya da (b) bendinin (5) numaralı alt bendinde sayılan görevlerde bulunduğuna ilişkin belgeyi kurumuna ibraz etmekle yükümlüdür. Ayrıca yer değiştirme başvurusuna, evlilik durumunu kanıtlayan belgenin de eklenmesi gerekir.

7) Müftü, müftü yardımcısı ve şube müdürlerinin aile birliği mazereti sebebiyle nakil isteğinde bulunabilmeleri için eşlerinin aynı seviyede veya daha üst bir görevde bulunmaları gerekir.” Şartlarını taşıyan Diyanet personeli aile mazeretine dayalı tayin  talebinde bulunabilir.

KADROLU HEMŞİRE EŞ DURUMU TAYİNİ

Kadrolu hemşirelerin eş durumu nedeniyle atanması Sağlık Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’ne göre yapılır. Yönetmeliğin 20. maddesi, uyarınca:

(1) Eşlerin ikisinin de (Değişik ibare:RG-2/3/2018-30348) Bakanlıkta kamu personeli olması hâlinde;

  1. a) Astlık üstlük sıralaması esas alınarak astın görev yeri üste bağlı olarak değiştirilir. (Değişik cümle:RG-2/3/2018-30348) Üstlük astlık sıralaması; Bakanlık merkez teşkilatı kadroları, il ve ilçe sağlık müdürü, başkan, başhekim, eğitim görevlisi, başasistan, yan dal uzmanları, uzman tabipler, uzman diş tabipleri, tabipler, diş tabipleri, eczacı ve diğer sağlık personeli şeklindedir.
  2. b) (Değişik:RG-2/3/2018-30348)  Her iki eşin birinci fıkranın (a) bendindeki aynı sıralama grubunda yer alması halinde aile birliğinin D veya C hizmet grubu bir ilde sağlanması esastır. D veya C hizmet grubunda aile birliğinin sağlanamaması halinde; her iki eşin unvan ve branşında eşlerinin görev yaptığı ilin doluluk oranı az olan ilde aile birliği sağlanır. Doluluk oranlarının da eşit olması halinde; aynı hizmet bölgesinde görev yapan eşlerden yer değiştirme talebinde bulunanın, farklı hizmet bölgelerinde görev yapan eşlerden ise üst hizmet bölgesinde görev yapan personelin görev yeri değiştirilir. Ancak birinci fıkranın (a) bendindeki aynı sıralama grubunda yer alanlardan, üst hizmet bölgelerinden 2, 3, 4 ve 5 inci hizmet bölgelerine atama taleplerinde hizmet grubu şartı, üst hizmet bölgelerinden 6 ncı hizmet bölgesine atama taleplerinde ise astlık, üstlük ve hizmet grubu şartı aranmaz.
  3. c) 16 ncı maddenin ikinci fıkrası ile 19, 21 (Değişik ibare:RG-9/2/2019-30681) , 24 ve 31/A maddelerine göre atanan personelin eşinin görev yeri değişikliği talebinde D veya C hizmet grubu şartı aranmaz. (Değişik cümle:RG-16/1/2020-31010) Bu Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre atanan personelin eşinin görev yeri değişikliği talebinde, eşinin atanma tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, PDC’nin uygun olması halinde astlık üstlük sıralaması ile D veya C hizmet grubu şartı aranmaz.

ç) Eşleri, kadrosunun bulunduğu il dışında herhangi bir aile hekimi pozisyonunda görev yapanların yer değişikliği talepleri bu fıkra ile ikinci fıkra hükümleri çerçevesinde değerlendirilir.

  1. d) (Ek:RG-16/1/2020-31010) Eşleri Bakanlık kadrosunda sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı dışında olanların yer değişikliği talebinde bulunması halinde eşinin görev yaptığı yerin kendi unvan ve branşında C veya D hizmet grubu olması halinde eşinin görev yaptığı yere ataması yapılır. Aksi halde her iki eşin unvan ve branşında eşlerin görev yaptığı ilin doluluk oranı az olan ilde aile birliği sağlanır. Bu bentteki hüküm stratejik personel için uygulanmaz.

(2)  Eşlerin farklı kamu kurum ve kuruluşlarında kamu personeli olarak çalışması halinde;

  1. a) Varsa eşinin kurumuyla yapılan protokol hükümleri uygulanır.
  2. b) Eşleri, mevzuatı uyarınca zorunlu yer değiştirmeye tâbi olarak mülki idare amirliği, milli istihbarat, emniyet hizmetleri sınıflarından birinde görev yapanlar ile hâkim, savcı veya Türk Silahlı Kuvvetlerinde subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş veya uzman er olarak görev yapan personelin eşinin görev yaptığı yere ataması yapılır.
  3. c) Yer değişikliği talebinde bulunan personelin eşinin görev yaptığı yerin kendi unvan ve branşında C veya D hizmet grubunda olması halinde eşinin görev yaptığı yere ataması yapılır. Aksi halde ilgili kurumla koordinasyon sağlanır. (Değişik cümle:RG-9/2/2019-30681) Atama talebinde bulunan personelin bulunduğu yerde, eşinin görev yaptığı kurumun teşkilatının bulunmaması, kadro veya mevzuatı açısından aile birliği mazeretine dayalı atanma imkânının olmaması halinde aile birliği sağlanır; ancak bu bendin birinci cümlesi stratejik personel için uygulanmaz.

ç) Eşi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında kurulan üniversitelerde öğretim üyesi olanların ataması eşinin görev yaptığı yere yapılır.(1)(5)

(3) Eşi, tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık mevzuatına göre uzmanlık veya yan dal uzmanlık eğitimi görmekte olanların yer değiştirme taleplerinde aslık üstlük, bölge ve hizmet grubu şartı aranmaz. Ancak, başvuru tarihi itibariyle eşinin kalan uzmanlık eğitim süresinin altı aydan fazla olması zorunludur.

(4) Personelin, milletvekili, belediye başkanı, muhtar veya noter olan eşlerinin bulunduğu yere yer değiştirme suretiyle ataması yapılabilir.

(5) (Değişik:RG-30/9/2016-29843) Kamu görevlisi olmayan eşinin, atanma talep edilen yerde başvuru tarihi itibarıyla son dört yıl içinde 720 gün sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olması halinde, personelin yer değişikliği suretiyle ataması yapılır. Kendi adına çalışanlardan borçlarını yapılandıranlar ile atama talep edilen yer dışında sosyal güvenlik primleri ödenenlerden, atama talep edilen yerde iş yerinin faaliyette olduğunu ve bu işyerinde en az 720 gün çalıştığını belgelendirenlerin talepleri de değerlendirmeye alınır. (Ek cümle:RG-3/6/2017-30085) (Değişik cümle:RG-2/3/2018-30348) Ancak, sosyal güvenlik prim ödeme gün sayısı stratejik personel bakımından (Ek ibare:RG-16/1/2020-31010) son beş yıl içerisinde iki katı olarak uygulanır ve Devlet hizmeti yükümlülüğü süresince bu fıkra hükmü uygulanmaz. Bu fıkra kapsamında talepleri uygun görülen stratejik personelin ayrılış işlemleri, üç ayı geçmemek üzere yerine atanan personelin görevine başlamasına müteakip yapılır.

 

EŞ DURUMU TAYİNİ NE KADAR SÜREDE BELLİ OLUR?

Eş durumundan tayin konusunda yazılan dilekçeye idarenin ne sürede cevap vereceği iş yoğunluğuna göre değişmektedir.  Ancak her halükârda idarenin 30 gün içerisinde söz konusu dilekçeye olumlu ya da olumsuz anlamda geri dönüş yapması gerekmektedir. Aksi durumda talebin reddedildiği kabul edilir.

EŞ DURUMU TAYİNİ ÇIKMAZSA NE OLUR?

İdarenin eş durumundan tayini kabul etmemesi ya da talebe 30 gün içerisinde cevap vermemesi durumunda, ilgilinin 60 gün içerisinde İdare Mahkemesi’nde bu karara karşı iptal davası açması gerekmektedir.

Davanın memurun görev yaptığı yerdeki idare mahkemesinde dava açılacaktır. İdare hukukunda diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

The post EŞ DURUMU TAYİN appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
PASAPORT TAHDİT KALDIRMA https://www.selcukluhukuk.com/pasaport-tahdit/ Thu, 24 Oct 2024 06:42:48 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2701 Pasaport Tahdidi Nedir? Pasaport tahdit kaldırma konusunun bilinmesi için öncelikle tahdidin ne olduğunun bilinmesi gerekir. Pasaport tahdidi, bir kişinin yurt dışına çıkışını engellemek amacıyla pasaportuna konulan bir kısıtlamadır. Bu tahdit, genellikle adli makamlar veya idari otoriteler tarafından uygulanır ve kişinin pasaport kullanarak yurt dışına çıkmasını engeller. Pasaport Tahdidi Olup Olmadığını Nereden Öğreniriz? Eğer kişi hakkında [...]

The post PASAPORT TAHDİT KALDIRMA appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
PASAPORT TAHDİT

Pasaport Tahdidi Nedir?

Pasaport tahdit kaldırma konusunun bilinmesi için öncelikle tahdidin ne olduğunun bilinmesi gerekir. Pasaport tahdidi, bir kişinin yurt dışına çıkışını engellemek amacıyla pasaportuna konulan bir kısıtlamadır. Bu tahdit, genellikle adli makamlar veya idari otoriteler tarafından uygulanır ve kişinin pasaport kullanarak yurt dışına çıkmasını engeller.

Pasaport Tahdidi Olup Olmadığını Nereden Öğreniriz?

Eğer kişi hakkında yürütülen bir adli soruşturma veya ceza davası varsa ve sulh ceza hakimliği veya yargılamayı yapan mahkeme tarafından yurt dışına çıkış yasağı konulmuşsa soruşturmayı yürüten yerin adliyesinden bu durum öğrenilebilir.

Bunun dışında idari makamlar tarafından idari bir karar ile tahdit işlemi uygulanmışsa nüfus müdürlüklerinden hangi nedenle idari tahdit uygulandığı noktasında bilgi edinilebilir.

 Ayrıca İl Emniyet Müdürlüklerinin Hudut Kapıları Büro Amirliği’ne müracaat edilerek de tahdit sorgulaması yapılabilir. Hangi karara istinaden (adli- idari) tahdit konulduğu noktasında bilgi edinilebilir.

Pasaport Tahdidi Nasıl Kaldırılır?

 Adli Tahdit (Yurt Dışına Çıkış Yasağı) Kaldırma:

Eğer pasaport tahdidi bir mahkeme kararıyla (örneğin, dava sürecinde yurt dışına çıkma yasağı kararıyla) konulduysa, tahdidin kaldırılması için ilgili mahkemeye veya savcılığa başvuru yapılmalıdır.

  • Dilekçe ile Başvuru: Tahdidin kaldırılmasını isteyen kişi, yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması talebini bir dilekçeyle mahkemeye veya savcılığa iletebilir. Bu başvuruda tahdidin neden kaldırılmasını istediğine ilişkin gerekçelendirme yapılması gerekir.
  • Mahkeme Kararı: Ceza davasını yürüten mahkeme, başvuruyu değerlendirip yurt dışına çıkış yasağının devam edip etmeyeceğine karar verir. Eğer mahkeme yasağın kalkmasına karar verirse, bu kararla birlikte tahdit kaldırılır.

İdari Tahdit Kaldırma : İdari makamlar tarafından tahdit konulmasından sonra bu durumu öğrenmesi üzerine idareye sunulmak üzere hazırlanan bir dilekçe ile pasaport tahdidinin kaldırılmasını gerekçeli bir şekilde sunmalıdır. İdare, bu dilekçeyi nazara alarak ya pasaport tahdidini kaldırır ya pasaport tahdidinin kaldırılması talebini reddeder. İdarenin sessiz kalarak herhangi bir cevap vermemesi de tahdit kaldırma talebinin zımnen reddedildiği manasına gelir.

İdari makamlar tarafından pasaport kaldırma talebinin reddedilmesi veya 30 gün içerisinde dilekçeye cevap verilmemesi halinde 30. Günü izleyen 60 gün içerisinde idari dava açılması gerekmektedir.

Pasaport Tahdit Kaldırma Ne Kadar Sürer ?

İdare mahkemesinde açılan pasaport tahdidinin kaldırılması davası 6-12 ay sürebilmektedir. Mahkeme, gerekli incelemeleri yaptıktan sonra karar verecektir. Ancak bu süre, mahkemenin iş yüküne ve davanın karmaşıklığına bağlı olarak değişebilir.

Pasaport Tahdit Kaldırma ve İptal Davası

Pasaport tahdit işleminin iptal edilmesi için öncelikle ilgili idareye başvuru yapılması zorunludur. İdarenin, başvuruyu aldıktan sonra 30 gün içinde tahdit işleminin nedenini açıklaması gerekir. Eğer bu süre zarfında idare gerekçeli bir açıklama yapar ve pasaport tahdit kararının kaldırılması talebini reddederse ya da herhangi bir cevap vermezse 30 günlük bu sürenin sonunda 60 gün içinde, işlemi gerçekleştiren idarenin bulunduğu yerdeki İdare Mahkemesi’ne pasaport tahdidi işleminin kaldırılması amacıyla dava açılabilir.

Pasaport Tahdidi Davasında Yürütmenin Durdurulması Mümkün Müdür?

Evet mümkündür. İdare mahkemesinde açılacak olan iptal davasında pasaporta getirilen tahdit kaydının kişi için çok acil ve önemli, özel bir durum arz etmesi halinde ( örn. sağlık, hastalık, ölüm vb.) belgeli bir şekilde olması kaydıyla yürütmenin durdurulması kararı alınması mümkündür. Şartların yerine getirilmesi kaydıyla yürütmenin durdurulması kararı verilebilir.

Kısıtlamaya Karşı Diğer Hukuki Yol: Tam Yargı Davası

Pasaport tahdit işlemi nedeniyle mağdur olan kişi, yalnızca tahdidin kaldırılması için değil, aynı zamanda uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla da tam yargı davası açabilir. Pasaport kısıtlaması, kişisel özgürlüklerin yanı sıra maddi kayıplara ve manevi zararlara yol açabilir. Bu durumda kişi, uğradığı zararları tam yargı davasına taşıyarak tazminat talep edebilir. Örneğin, yurt dışında çalışan birinin bu kısıtlamadan dolayı işine devam edememesi ve gelir kaybı yaşaması durumunda, bu zararın karşılanması için dava açma hakkı vardır. İdari işlemlerle ilgili çalışmalarımız incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

 

The post PASAPORT TAHDİT KALDIRMA appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava https://www.selcukluhukuk.com/polislik-meslegine-giriste-saglik-sartlari-sebebi-ile-elenme-ve-bu-isleme-karsi-acilabilecek-dava/ Tue, 15 Oct 2024 05:29:25 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2695 Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava Polislik mesleğine girişte sağlık şartları nedeniyle elenen aday, bu karara karşı, 60 gün içinde idari yargıya başvurabilir. Mahkeme, davanın aydınlatılması maksadıyla, adayı, elenmeye neden olan raporun verildiği hastaneden başka bir tam teşekküllü hastaneye sevk eder ve yeni bir rapor aldırır. Eğer [...]

The post Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava

Polislik mesleğine girişte sağlık şartları nedeniyle elenen aday, bu karara karşı, 60 gün içinde idari yargıya başvurabilir.

Mahkeme, davanın aydınlatılması maksadıyla, adayı, elenmeye neden olan raporun verildiği hastaneden başka bir tam teşekküllü hastaneye sevk eder ve yeni bir rapor aldırır.

Eğer ki rapor gelene kadar aday, memur olmuş ise, yeni gelen rapor, artık memur olma şartları bağlamında değerlendirilmelidir.  Bu kapsamda polislik şartları da genel hatlarıyla yazımız içinde incelenmiştir.

Polislik Başvuru Şartları Polis Nasıl Olunur?

Polis olma süreci, izlenmesi gereken belirli adımlarla şekillenir. Polis adaylarında aranılacak şartların neler olduğu, Polis Meslek Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği’nde belirlenmiştir. 

Öncelikle, Polis Meslek Yüksekokulu (PMYO) ya da Polis Meslek Eğitim Merkezi (POMEM) yoluyla mı polis olmak istediğinizi belirlemelisiniz. Bu tercihe göre polislik için gereken koşullar değişir.

PMYO POMEM
ÖSS sınavından en az taban puanı (AYT 250) almanız gerekmektedir.

Polislik koşulları, Polis Meslek Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği’nde detaylandırılmıştır.

2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na göre, polis teşkilatı, halkın güvenliğini sağlamak, ülkenin ve milletin bütünlüğünü korumak, anayasal düzeni muhafaza etmek ve genel güvenliği sağlamak için kurulmuş bir hizmet birimidir. Polis Akademisi, sınav ilanlarını yayımlarken internet sitesinde polislik şartlarını ayrıntılı bir şekilde paylaşmaktadır.

 

Önlisans (2 yıllık) veya lisans (4 yıllık) diplomasına sahip olmalısınız. Ardından, ÖSYM’nin her yıl düzenlediği Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenen taban puanı almanız ve kanunda belirtilen diğer şartları sağlamanız durumunda, POMEM’e başvurarak polis olabilirsiniz.
Polis Meslek Yüksek Okulu (PMYO) için lise mezunu olmak yeterlidir, Polis Meslek Eğitim Merkezi (POMEM) için lisans mezunu olmak gereklidir.
Polis yetiştirir ve 2 yıl eğitim verilir. Polis yetiştirir ve 6 ay eğitim verilir.

Lise Mezunu Polislik Başvuru Şartları

Polislik sınavına başvurabilmek için gerekli olan şartlar, Polis Akademisi’nin internet sitesinde yayımlanmıştır. Buna göre bu şartlar şu şekildedir:

  1. a)    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
  2. b)  Lise ve dengi okul mezunu olmak,
  3. c) 2024 Yükseköğretim Kurumları Sınavı TYT puan türünden en az (250.000)ham taban puan ve üzeri puan alanlar, şehit ve vazife malulü olanların eş ve çocuklarından ise 2024 yılı Yükseköğretim Kurumları Sınavı TYT puan türünden en az (200.000) ham taban puan ve üzeri puan almış olmak.
    ç) 01 Ocak 1999 – 01 Ekim 2006 tarihleri arasında doğmuş olmak,
    d) Kadınlar için 162 cm. erkekler için 167 cm. den kısa boylu olmamak, beden kitle indeksi, 18 (dahil) ile 27 (dahil) arasında olmak,
  4. e) Sağlık durumu yönünden, Sağlık Şartları Yönetmeliğinde belirlenen koşulları taşımak,
    f) Genelev, birleşme yeri, randevuevi, tek başına fuhuş yapılan konut ve benzeri yerlerde çalışmış veya aracılık ve bekleyicilik fiillerinde bulunmamış olmak, genel ahlak ve edebe aykırı mahiyette her türlü yazılı, sesli ve görüntülü eserleri, kaydedildiği materyale bakılmaksızın üretmek ve satmaktan veya kumar, uyuşturucu veya uyarıcı madde nedeniyle, hakkında herhangi bir adlî veya idari soruşturma veya kovuşturma devam ediyor olmamak, bunlardan dolayı idarî yaptırım uygulanmamak veya bu işler nedeniyle hüküm giymemiş olmak.
    g) 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;

1) Kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olmamak,
2) Affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı mahkum olmamak veya bu suçlardan dolayı devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak.
ğ) Geçici kayıt tarihi itibarıyla herhangi bir siyasi partiye veya siyasi partilerin yan kuruluşlarına üye bulunmamak.

  1. h) Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı nedeniyle tedavi görmüş veya görüyor olmamak,
    ı) Kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmamış olmak,
    i) Sağlık Yönetmeliği hükümleri hariç, herhangi bir nedenle polis eğitim kurumlarından çıkarılmamış olmak.
  2. j) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu olmak.
    k) Silah taşımaya veya silahlı görev yapmaya hukuki bir engeli bulunmamak.

Polis Olmak İçin Fiziksel Şartlar

Polis olmak isteyenlerin emniyet teşkilatına katılabilmesi için sahip olması gereken fiziksel nitelikler şu şekildedir:

  • Kadın adayların boyu en az 162 cm, erkek adayların ise en az 167 cm olmalıdır.
  • Adayların bedenlerinde herhangi bir organ eksikliği bulunmamalı;
  • 5 metre mesafeden bakıldığında belirgin bir iz ya da dövme görülmemelidir.
  • Ayrıca adayların renk körü olmaması
  • Omuzlarında, göğüs kafeslerinde şekil bozukluğu ya da düztabanlık gibi sağlık sorunları da bulunmamalıdır.

Bu fiziksel koşulları sağlayan adaylar, polislik sınavlarına katılarak başvuruda bulunabilirler. Fiziksel şartların yanı sıra, adayların sınavda başarılı olmaları ve belirtilen sağlık şartlarını da karşılamaları gerekmektedir.

 POMEM Başvuru Şartları

POMEM başvurusu yapabilmek için gereken şartlar şunlardır:

  • Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
  • Lisans veya önlisans mezunu olmak ya da Yükseköğretim Kurulu tarafından denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmuş olmak,
  • KPSS’de, Bakanlık tarafından belirlenen taban puanı veya daha yüksek bir puan almak,
  • Şehit veya vazife malulü olanların eş veya çocukları için KPSS’de Bakanlıkça belirlenen taban puanın almış olmak,
  • Yaş düzeltmesi yapılmışsa, 18 yaşından sonra yapılan düzeltmelerde, sınavın yapıldığı yılın 1 Ocak tarihi itibarıyla 30 yaşından gün almamış olmak,
  • Kadın adaylar için en az 162 cm, erkek adaylar için en az 167 cm boyunda olmak ve vücut kitle indeksi (VKİ) 18 ile 27 arasında olmak,
  • Silah taşımaya veya silahlı görev yapmaya engel teşkil edecek herhangi bir hukuki durumunun bulunmaması,
  • Sağlık durumunun, Sağlık Şartları Yönetmeliği’nde belirlenen koşullara uygun olması,
  • 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, adayın kendisinin ve evli ise eşinin, kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına çarptırılmamış olması; affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile, devlete karşı işlenen suçlar, anayasal düzen ve bu düzenin işleyişine karşı işlenen suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan hüküm giymemiş olmak ya da bu suçlarla ilgili devam eden bir soruşturma veya kovuşturma altında olmamak ya da bu suçlarla ilgili kovuşturması uzlaşmayla sonuçlanmamış olmak,
  • Genelev, birleşme yeri, randevuevi gibi yerlerde çalışmamış olmak ya da aracılık ve bekleyicilik yapmamış olmak; genel ahlaka ve edebe aykırı yazılı, sesli veya görüntülü eserleri üretmek ve satmaktan dolayı hakkında adli veya idari bir soruşturma veya kovuşturma devam ediyor olmamak, bu nedenlerle hüküm giymemiş olmak,
  • Geçici kayıt tarihine kadar herhangi bir siyasi partiye veya siyasi partilerin yan kuruluşlarına üye olmadığını yazılı olarak beyan etmek,
  • Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı nedeniyle tedavi görmemiş veya tedavi görüyor olmamak,
  • Kamu haklarını kullanmaktan yoksun bırakılmamış olmak,
  • Polis eğitim kurumlarından, sağlık yönetmeliği dışındaki sebeplerle çıkarılmamış olmak,
  • Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumlu sonuçlanmış olması.

 Ön Lisans Polislik Başvuru Şartları 2024

Önlisans mezunları, Polis Meslek Eğitim Merkezi’ne (POMEM) başvurarak polis olma şansına sahiptirler. Son iki dönemdir önlisans mezunları için POMEM alımları yapılmaktadır.

POMEM başvurusunda yaş kriteri, 18 yaşını doldurmuş ve 30 yaşından gün almamış olmak şeklinde belirlenmiştir. Bu yaş aralığındaki adayların KPSS önlisans P93 puan türünde en az 70,00 puan alması gerekmektedir. Adaylar, bu şartları sağladıktan sonra Polis Akademisi’nin ilan edeceği POMEM alım duyurularını takip ederek başvurularını yapabilirler.

ADAY:

  • KPSS’den belirlenen puanı alan aday, Polis Akademisi’nin duyurusu doğrultusunda ön başvurusunu yapar.
  • Başvurusu kabul edilen aday, sınav gün ve yerinin belirlenmesinin ardından
    • ön sağlık kontrolü,
    • parkur mülakatı,
    • sözlü mülakat aşamalarını tamamlar ve sonuçları bekler.
  • Başarılı olan adaylar, Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde eğitim alırlar.

PMYO Sınavına Girerek Polis Olmak

Önlisans mezunları, Polis Meslek Yüksekokuluna (PMYO) başvuru yapma hakkına sahiptirler. PMYO alımlarında, TYT sınavına girmek zorunludur ve yaş şartı bulunmaktadır. Adaylar, sınavın yapıldığı yılın ekim ayının ilk günü itibarıyla 18 yaşını doldurmuş ve 31 Aralık itibarıyla 26 yaşından gün almamış olmalıdır. Bu yaş kriterlerine uyan adaylar, üniversite sınavının ilk oturumuna girerek belirlenen baraj puanını geçmelidir.

ADAY:

  • TYT sınavına girer.
  • Belirlenen baraj puanını geçen aday, Polis Akademisi’nin duyurusu doğrultusunda PMYO alımına başvurur
  • Belirlenen tarihte sınava girecek olan aday,
    • ön sağlık kontrolü,
    • parkur mülakatı,
    • sözlü mülakat aşamalarını tamamlar ve sonuçları bekler.

 

Polislik Sağlık Şartları

Öğrencilerin hangi branşlardan sağlık raporu alması gerektiği ve bu raporda bulunması gereken unsurlar, yönetmeliğe ekli Ek 1 sayılı listede belirtilmiştir. Buna göre, raporda yer alması gereken branşlar ve yapılması gereken muayeneler şunlardır:

Endokrinoloji

 

Gastroenteroloji

 

Kardiyoloji

 

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları

 

Nöroloji

 

Nefroloji

 

Romatoloji

 

Göğüs Hastalıkları

 

Üroloji

 

Psikiyatri

 

Hematoloji

 

Enfeksiyon Hastalıkları

 

Genel Cerrahi

 

Kadın Hastalıkları ve Doğum

 

Hastane sağlık kurulunun gerekli gördüğü diğer branş muayeneleri

 

Ağız ve Diş Sağlığı

 

Göz Hastalıkları

 

Dermatoloji

 

Ortopedi ve Travmatoloji

 

 

Not: a, b, c, ç ve d bentlerinde belirtilen bölümlerdeki muayenelerin Dahiliye uzmanı bir doktor tarafından yapılması ve onaylanması yeterlidir. Ancak, ihtiyaç halinde ilgili branş uzmanının görüşü alınmalıdır.

(2) Giriş raporunda yer alması gereken görüntüleme ve fonksiyon tespit yöntemleri şunlardır:

PA akciğer grafisi

 

Elektrokardiyografi (EKG)

 

Tüm batın ultrasonografisi (USG)

 

Solunum Fonksiyon Testi

 

Kadın adaylar için genital ultrasonografi (USG)

Ekokardiyografi (EKO)

 

Odiometri

 

 

(3) Giriş raporunda bulunması gereken laboratuvar testleri ise şu şekildedir:

Açlık Kan Şekeri (AKŞ), TSH

 

ALT, AST, GGT, HBsAg, HBV DNA (HBsAg pozitifse), Anti HCV, HCV RNA (Anti HCV pozitifse), Anti HIV I-II

 

İdrar Biyokimyası/Mikroskopisi, Kreatinin (Cre), Üre

 

Kanda β-hCG

 

Tam Kan Sayımı

 

Hastane sağlık kurulunun gerekli gördüğü diğer laboratuvar testleri

 

 

(4) Giriş raporunun usule uygun olarak hazırlanabilmesi için şu unsurlar bulunmalıdır:

  • Adayı hastaneye yönlendiren makamın onayı
  • Adayı yönlendiren makam tarafından onaylanmış, son 6 ay içinde çekilmiş fotoğraf
  • Adayın kimlik bilgileri
  • Raporun tarihi ve numarası
  • Her branş için tarih ve numara, muayene bulguları ve sonuçları, ilgili uzman doktorun kaşesi ve imzası ile hastane sağlık kurulunun kaşesi ve imzası
  • Her branş için belirlenmiş laboratuvar testlerinin, görüntüleme yöntemlerinin ve fonksiyon tespitlerinin sonuçları eksiksiz ve ayrıntılı olarak doldurulmalı, boş bırakılmamalıdır.
  • Teşhis ve karar bölümleri ile rapordaki diğer tüm bölümler eksiksiz ve detaylı şekilde doldurulmalı, boş bırakılmamalıdır.
  • Giriş raporunda yer alan Hastane Sağlık Kurulu onay bölümünde hangi branş doktorlarının onayı gerekeceği, hastane sağlık kurulu veya hastane yönetimi tarafından belirlenir. Kişide tespit edilen hastalıklar veya sakatlıklar, bu branşların dışında ise ilgili branşların uzman doktorlarının da giriş raporunun onay bölümünde onaylarının bulunması zorunludur. Sağlık kurulunda yer alan doktorlar birbirlerinin yerine karar veremezler.

Polislikte Sağlık Yönetmeliği

Polislikte sağlık yönetmeliği, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği’dir. Yönetmelik 3 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu yazımız 2024 yılında polislik için başvuru yapanlara yol göstermesi amacıyla kaleme alınmıştır. Ancak sonraki yıllarda polislik şartlarıyla ilgili değişiklik olup olmadığının kontrol edilmesini tavsiye ederiz.

Polislik Adayında Yer Alan Sağlık Sorunu Düzeltilebilir Nitelikte İse Ne Olur?

Bir hastalığın tedavi yoluyla ya da operasyonla düzeltilebilir olmasının herhangi bir anlamı bulunmamaktadır. Sağlık incelemesinden sonra, operasyon ya da tedavi için adaya süre verilmez. Ancak sağlık sorunu tedavi edildikten sonra tekrar başvuru yaparak hak kazanılabilir.

Polislik Başvurusu İçin Sağlık Raporu Nereden Alınır?

Polis Akademisi bünyesinde eğitim veren PAEM, PMYO ve POMEM’e kabul edilecek polis adaylarının giriş raporları, bu okulların denetim ve gözetiminde tam teşekküllü hastanelerden alınmaktadır. Bu hastaneler, giriş raporlarını ilgili yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlemekle yükümlüdür. Özel hastaneler veya sağlık ocaklarından alınan raporlar, bu okullara girişte geçerli sayılmamaktadır.

Polislik Başvuru Raporunda Adaya Hangi Muayeneler Yapılır?

Adaylara şu muayeneler yapılmaktadır:

İç Hastalıkları 1-2 tüp kan verilmektedir. Burada yapılan incelemelerde, daha önce kullanılan uyuşturucu ve uyarıcı maddeler, karaciğer yağlanması, açlık ve tokluk kan şekeri, kan değerleri, enfeksiyon gibi durumlar kontrol edilmektedir. Tüm sonuçlar olumlu çıktığında, herhangi bir sorun bulunmamakta ve rapor sağlam olarak verilmektedir. Bu aşamalar, her kurumda aynı şekilde yürütülmeyebilir.

 

Göz İlk olarak bir cihazda küçük bir eve bakarak göz dereceniz belirlenmektedir. Ardından doktor tarafından muayene yapılmakta ve renk körlüğü testi yeniden gerçekleştirilmektedir. Göz dereceleriniz, uzaktan harfler okutularak tespit edilmekte ve doktor tarafından rapora not edilmektedir. Belirli bir dereceye kadar göz derecesi, öğrencilik için engel teşkil etmemektedir.

 

KBB Kulak zarınızın yırtık olup olmadığı kontrol edilmektedir. Ayrıca, ses testi uygulanmakta ve bu test sırasında sessiz bir odada, makineden gelen sesleri duymanız ve elinizdeki butona basmanız istenmektedir. Burun yapısı incelenmekte, ancak konuşmada herhangi bir farklılık olmadığı sürece burun eti sorun oluşturmamaktadır.
Kardiyoloji İlk olarak EKG çekilmekte ve herhangi bir sorun tespit edilmediğinde ayrıntılı inceleme yapılmadan kalbiniz dinlenmektedir. Diğer yapılan tahliller de bu birim tarafından incelenmektedir.

 

Üroloji İdrar tahlilleri incelenmekte, böbreklerin durumu kontrol edilmekte ve daha önce dışarıdan yapılan ameliyatlar değerlendirmeye alınmaktadır. Böbrek yapısı ve taş varlığı incelenmekte, ayrıca erkek adaylarda testislerin varlığı ve varikosel olup olmadığı kontrol edilmektedir. Bu değerlendirmeler, Sağlık Şartları Yönetmeliğine uygunluk açısından yapılmaktadır.

 

Nöroloji Nöroloji bölümünde beyinle ilgili incelemeler yapılmakta, adaylara bazı hareketler yaptırılarak denge durumu değerlendirilmektedir. Ayrıca, adaylara çeşitli sorular yöneltilmektedir.

 

Psikiyatri Psikiyatri bölümünde ise en kapsamlı inceleme yapılmaktadır. Adayın sistemdeki geçmiş ilaç kullanımları ve tanıları incelenmekte, sadece psikiyatri alanına giren ilaçlar dikkate alınmaktadır. Psikiyatrist, adayla görüşmekte ve çeşitli sorular sormakta, bazı adaylara testler uygulanmaktadır. Kişilik testleri genellikle sorun teşkil etmemektedir. Ancak, geçmişte psikiyatri ilaçları kullanmış olan adaylar açısından sorun teşkil edebilmektedir.

 

Göğüs Göğüs hastalıkları bölümünde ise göğüs ve karaciğer filmleri incelenmektedir.
Diş Diş bölümünde, adayın dişleri kontrol edilmekte ve ön dişlerden eksiklik olup olmadığına bakılmaktadır. Beşten fazla eksik diş olması sorun teşkil ederken, ön dişlerde eksiklik olmadığı sürece sorun oluşmamaktadır. Dolgular ve eksik dişler genel olarak problem yaratmamaktadır.

 

Cildiye Cildiye bölümünde ise adayın vücudu incelenmekte, kollar, eller ve yüz detaylı olarak kontrol edilmektedir. Benlerin büyük olmaması durumunda bir sorun teşkil etmezken, sivilce izlerinde de aşırı derecede oyuk olmadıkça bir sorun yaşanmamaktadır.

 

 

Sağlık Raporunda Yer Alan Değerlendirmeler Nelerdir?

Raporlarda teşhis ve karar bölümleri boş bırakılamaz. Bir hastalık tespit edilmesi durumunda, teşhis bölümünde hastalığın adı ile birlikte hangi dilimde yer aldığı belirtilmelidir. Sağlıklı olan adaylar için teşhis bölümüne “Sağlam” ifadesi yazılır. Karar bölümünde ise “Öğrenci Olur” ya da “Öğrenci Olamaz” şeklinde karar belirtilir. Laboratuvar ve diğer test sonuçları ile muayene bulguları, teşhis, dilim ve karar arasında bir uyumsuzluk bulunmamalıdır.

Sağlık Raporunda İncelenen Hususlar Nelerdir?

PAEM, PMYO ve POMEM’e kabul edilecek adayların, A dilimi sağlık şartlarına uygun olmaları zorunludur. Yönetmelikte doğrudan karşılığı olmayan durumlarda, yönetmeliğin 21. maddesi uyarınca, adayın muayenesini gerçekleştiren hastane sağlık kurulu, hastalığın uygun olduğu dilim hakkında karar verir. B-C-D-E dilimlerine giren hastalıklara sahip olan adaylar ya da hastalıkları bu dilimlere uygun olduğu tespit edilen adaylar, öğrenci olarak kabul edilmez; bu durumdaki adayların kaydı yapılmaz ya da geçici kayıtları iptal edilir.

Aday hakkında herhangi bir bulgu veya teşhis söz konusu olduğunda, raporu Sağlık Daire Başkanlığı’na gönderilir. Sağlık Dairesi Başkanlığı, öğrenci adaylarının giriş raporlarını ve diğer sağlık belgelerini sağlık komisyonu tarafından inceler. İnceleme sonucunda, laboratuvar ve diğer test sonuçları ile muayene bulguları arasında uyum olduğu durumlarda, aday hakkında “Öğrenci Olur” veya “Öğrenci Olamaz” şeklinde nihai bir karar verilir.

Eğer raporun yönetmelik hükümlerine uygun olmadığı tespit edilirse, rapor aynı hastaneye iade edilebilir ya da aday başka bir tam teşekküllü hastaneye yeniden değerlendirme için sevk edilebilir.

Ancak birçok polis adayı, bu süreçler tamamlanmadan ilişikleri kesilmekte ve mağdur edilmektedir. Son olarak, PAEM, POMEM ve PMYO yönetmeliklerinde yapılan değişiklikle, sağlık kurulu raporu olumsuz olan adaylara, ilişiklerinin kesildiği tarihten itibaren bir yıl içinde devlet hastanelerinden “sağlık durumunun düzeldiğine” dair rapor almak suretiyle başvurmaları halinde, yeniden sağlık kurulu raporu almak üzere hastaneye sevk edilme hakkı tanınmıştır.

Polisli Başvuru Sağlık Raporunu Kim İnceler, Nihai Kararı Kim Verir?

Sağlık raporu, Sağlık Komisyonu tarafından verilir. Sağlık Komisyonu, öğrencinin durumunu sağlık dilimi bağlamında karara bağlar.  Nihai olarak “Öğrenci Olur” veya “Öğrenci Olmaz” kararı verilir. Karar Daire Başkanlığı’na verilir. Başkanlık bu kararı birimlere dağıtır.

The post Polislik Mesleğine Girişte Sağlık Şartları Sebebi İle Elenme ve Bu İşleme Karşı Açılabilecek Dava appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>