Genel Archives - Selçuklu Hukuk Bürosu https://www.selcukluhukuk.com/category/genel/ Selçuklu Hukuk Bürosu Sun, 24 Aug 2025 12:24:36 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.8.2 https://www.selcukluhukuk.com/wp-content/uploads/2022/10/cropped-pngturkuaz-32x32.png Genel Archives - Selçuklu Hukuk Bürosu https://www.selcukluhukuk.com/category/genel/ 32 32 MEMURİYETTEN ÇIKARMA (MEMURİYETTEN ATILMA) CEZASI https://www.selcukluhukuk.com/memuriyetten-cikarma-memuriyetten-atilma-cezasi/ Fri, 21 Feb 2025 07:11:45 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2759 Memuriyetten Atılma (Çıkarılma) Cezası Nedir? Memuriyetten atılma, bir kamu görevlisinin, idarenin disiplin sürecinin sonunda hakkında verilen bir disiplin cezasıdır. 657 sayılı Kanun’un md. 125 hükmünde bu cezanın adı Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası olarak düzenlenmiştir. Bir kamu görevlisi hakkında memuriyetten çıkarılma cezasının verilmesi durumunda, bu kişinin kurumu ile ilişiği kesilir. Artık başka bir kamu görevinde istihdam [...]

The post MEMURİYETTEN ÇIKARMA (MEMURİYETTEN ATILMA) CEZASI appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

Memuriyetten Atılma (Çıkarılma) Cezası Nedir?

Memuriyetten atılma, bir kamu görevlisinin, idarenin disiplin sürecinin sonunda hakkında verilen bir disiplin cezasıdır.

657 sayılı Kanun’un md. 125 hükmünde bu cezanın adı Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası olarak düzenlenmiştir.

Bir kamu görevlisi hakkında memuriyetten çıkarılma cezasının verilmesi durumunda, bu kişinin kurumu ile ilişiği kesilir.

Artık başka bir kamu görevinde istihdam edilemez.

Memurluktan Çıkarma Cezası (Devlet Memurluğundan Atılma Cezası) Gerektiren Durumlar Nelerdir?

Memuriyetten çıkarma cezasını gerektiren suç ve eylem tipleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun md. 125 hükmünde sıralanmıştır. Bunlar şu şekildedir:

  1. a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
  2. b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
  3. c) Siyasi partiye girmek,
  4. d) Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
  5. e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
  6. f)  Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
  7. g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
  8. h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,

ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,

  1. j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
  2. k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
  3. l) Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak.

Memurun Özel Hayatı Nedeniyle Meslekten Çıkarılmasına Karar Verilebilir mi?

Kural olarak memurun özel hayatındaki tavır ve davranışları onun hakkında devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesi için yeterli değildir. Bunun için, ilgili hayat tarzının kamu görevinin ifası üzerinde olumsuz bir etkisinin olması gerekmektedir. Aksi durumda, bu yönde verilecek bir disiplin cezasının iptal edilmesi söz konusu olacaktır. Örneğin: (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E. 2018/2236, K. 2019/3666, K.T: 11.09.2019)

“Dava konusu Yargıtay Yönetim Kurulunun 15/03/2013 tarih ve 92 sayılı kararının, davacının kınama cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmına yönelik olarak Anayasa Mahkemesinin 18/07/2019 tarih, Başvuru No:2016/7091 sayılı kararında; “…başvurucunun evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkisini iş ortamına yansıtarak alenileştirdiği ve özel hayatına ilişkin konuları meslek hayatına olumsuz şekilde yansıttığı, diğer bir ifade ile kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesine engel olduğu yönünde herhangi bir tespit bulunmamaktadır. Bu hususun aksini gösterir bir bilgi idari veya yargısal sürece de yansımamıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesince farklı yönde değerlendirme yapılmasını gerektiren bir durum söz konusu değildir. Bu durumda başvurucunun evli bir kişiyle ilişki yaşaması şeklindeki özel hayatına dair eylemlerinin disiplin soruşturması sonucu kınama cezası ile cezalandırılmasının ve memuriyetten çıkarılmasının temelini oluşturduğu, başka bir deyişle başvurucunun kınama cezası ile cezalandırılmasında özel hayatı kapsamındaki davranışlarının belirleyici olduğu görülmektedir. Böyle bir müdahale olduğunda derece mahkemelerinin gerekçelerinin bireyin özel hayatına müdahaleyi haklı kılacak yeterlilikte olması zaruridir. Oysa Mahkemece söz konusu eylem ve davranışların başvurucunun mesleki hayatı -aday memur olarak görev yaptığı kurum- üzerindeki olumsuz etkileri ve riskleri ikna edici gerekçelerle açıklanmamıştır. Dolayısıyla inceleme konusu soruşturma ve yargılama kapsamında başvurucunun eylemlerinin mesleğine bir etkisinin bulunduğunun ortaya konulamadığı değerlendirilmektedir.” denilerek, davacının Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden karar bozulmuştur.”

Memuriyete Engel Suçlar Ve Cezalar Nelerdir?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun md. 48 hükmünde bir kamu görevlisi olmak için aranan şartlar sayılmıştır. Bunlar arasında şu hüküm yer almaktadır:

“Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.”

Buna göre şu durumlar memuriyete engeldir:

  • Asgari 1 Yıl Hapis Cezasına Hükmedilmiş Olması (HAGB hariç)
  • Affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûmiyet

Suçun İnfazı Sürecinde Devlet Memurluğu Yapma Yasağı Var mı?

TCK md. 53 hükmüne göre, kasten işlenen bir suçtan dolayı verilen hapis cezasının infazı sürecinde mahkeme, kamu haklarının kullanımından mahrum bırakmaktadır. Buna göre, bu kamu hakları arasında şunlar yer almaktadır:

  1. a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
  2. b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle uygulanmamaktadır.1),
  3. c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
  4. d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
  5. e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

Yoksun bırakılır.

Dolayısıyla, cezanın infazı sürecinin doğal bir sonucu olarak, mahkûm, memuriyet yapamaz.

Bazı suçlar bakımından kısa süreli hapis cezası verilebilir. BU ceza ertelenebilir. TCK md. 53/4 hükmüne göre Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

Dolayısıyla alınan 1 yıl veya daha az süreli hapis cezasının ertelenmesi durumunda kişinin memuriyetine engel bir durum söz konusu olmayacaktır.

Taksirli Suç Nedeniyle Memurun Görevden Uzaklaştırılması Ve Görevine İadesi

Yukarıda görüldüğü üzere, kamu görevinden mahrum bırakma, kasten işlenen suçlar bakımından geçerlidir. Buna karşın, taksirle işlenen suçlar bakımından kanun koyucu bir engel öngörmemiştir. Taksirden kasıt ise taksir ve bilinçli taksir ile işlenen suçlardır.

Buradaki istisna şudur ki, TCK md. 53/6 hükmüne göre, Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.

Memur Hakkında Görülmekte Olan Ceza Davasının Sonucu Beklenmeli Midir?

657 sayılı Kanun’a göre kişi hakkında, işlediği iddia edilen fiil dolayısıyla yürütülen disiplin süreci bakımından, ceza davasının sonuçlanmasının beklenmesi zorunlu değildir. Zira idari süreç ve adli süreç birbirinden farklıdır. Buna karşın, eğer disiplin kurulunun olayı değerlendirebilmesi için, memurun eyleminin kusur durumunu tespit etmesi gerekiyor ve bunun için de yargı kararının kesinleşmesi gerekli ise, bu durumda yargı kararının kesinleşmesi beklenmelidir.

Zira, Danıştay’a göre: (Danıştay 12. Dairesi, E. 2021/5245, K. 2023-545 Karar Tarihi:14.02.2023

Bir memura isnat olunan disiplin cezasına konu fiillerin, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılmasının gerekli olması durumunda, disiplin cezası hakkında karar verilmesi için mevcut deliller yeterli görülmeyerek ceza mahkemesi kararına ihtiyaç duyulduğu kanaati hasıl olmuş ise, disiplin cezasına konu fiilin hukuki denetiminden önce ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerekmektedir.

Uyuşmazlık konusu olayda; disiplin cezasına konu fiillerin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç olması nedeniyle, davacının Çocuğun cinsel istismarı(Teşebbüs) suçundan yargılandığı … Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı (4 yıl, 8 ay, 7 gün) mahkumiyet kararının, … Ceza Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bozulduğu; bozma kararı üzerine, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davacının üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle beraatine karar verildiği ve bu kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın 05/04/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Bu durumda; davacının disiplin cezasına konu eylemlerinin karşılığında verilen disiplin cezası irdelenirken, ceza hukuku yönüyle suç tipinin hukuki nitelendirmesini yapacak olan Ağır Ceza Mahkemesinin kararının göz önünde bulundurulması önem arz ettiğinden, ceza yargılaması sonucu beklenilmeksizin karara bağlanmış olan uyuşmazlık hakkında, sözü edilen beraat kararı da değerlendirilmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış olup, İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”

Hapis Cezasının Ertelenmesinin Memuriyete Etkisi

Hapis cezasının ertelenmesi, mahkeme kararıyla sanık hakkında hapis cezasına hükmedilmesi fakat bu cezanın infazının ertelenmesidir. Ertelenecek süre dolduğunda, hapis cezası infaz edilmiş sayılır.

Dolayısıyla kural olarak kişi hapis cezası almış ve bu hapis cezası infaz edilmiştir. O halde, kişiye, bu hapis cezası infaz edilmiş gibi muamele edilir. Dolayısıyla kasten işlenen suçlardan dolayı bir yıl ve üzeri hapis cezası alan ya da affa uğrasa bile 657 s. Kanun md. 48’de yer alan suçlardan birinden mahkûmiyet alanın cezası ertelenmiş olsa bile bu durum memuriyete engeldir.

Fakat, TCK md. 53/4’e göre Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

Memur Hakkında Ceza Mahkemesi Tarafından Beraat Kararı Verilmesi

Disiplin Kurulu, dosyadaki eylemleri bağımsız şekilde değerlendirebilir ve memurun ilgili eylemlerini 657 sayılı Kanun kapsamında değerlendirdikten sonra Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası verebilir. Bu durum ceza mahkemesinin verdiği beraat kararı bakımından da geçerlidir. Şöyle ki;

Beraat kararı, sanığın,;

  1. Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
  2. Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
  3. Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
  4. Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
  5. Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması hallerinde beraat kararı verilecektir

Bunlardan 1., 2. ve 3. Kriter bakımından disiplin kurulu memuriyetten çıkarma cezası veremez. Zira eylemin memur tarafından işlenmediği açıktır.

Danıştay’a göre: (Danıştay 10. Dairesi, E. 1987/1637 K. 1989/1877 ve 26.10.1989 tarihli kararı.)

“Bir kamu görevlisinin üzerine atılı disiplin suçu aynı zamanda ceza yasasına göre de suç niteliğinde ise ve ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı…gerekçesiyle ilgili beraat etmişse, bu beraat kararının disiplin hukuku yönünden de bağlayıcı nitelikte olacağı açıktır.”

Fakat diğer kriterler bakımından somut olayın şartlarına göre ve DMK md. 125’e göre bir değerlendirme yapacaktır. Örneğin delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararları bakımından disiplin kurulu bağımsız bir değerlendirme yaparak devlet memuriyetinden çıkarma cezası verebilir (Danıştay 10. Dairesi, E. 1987/2015 K. 1987/1721 ve 27.10.1987). Örneğin Danıştay’a göre; (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E. 2010/1391 K. 2011/273 ve 21.4.2011 tarihli kararı)

““…ceza yargılaması yönünden delil yetersizliğine bağlı olarak verilen bu hükmün, yapılan soruşturma sonucu sübuta eren memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunma eylemini ortadan kaldırmadığı, söz konusu kararda isnat edilen eylemlerin kesin olarak davacı tarafından gerçekleştirilmediği yönünde bir belirleme olmadığı, sadece davacının ceza hukuku yönünden cezalandırılabilmesi için kasetin yeterli delil olamayacağının hüküm altına alındığı; dolayısıyla anılan Ceza Mahkemesi kararının davacının disiplin cezası ile cezalandırılması açısından bağlayıcı olmadığı” şeklinde verilen idare mahkemesi kararı davayı inceleyen İDDK tarafından usul ve yasaya uygun bulunmuş ve onanmıştır”

Ancak bu durumda dahi idare ve idari yargının temel hak ve özgürlüklerin korunması ve memurun haklarının sınırlandırılmasında ölçülü olması gerektiği açıktır. Danıştay bu noktada, delil yetersizliği olsa bile devlet memuriyetinden çıkarmaya temkinli yaklaşmaktadır: (Danıştay 16. Dairesi, E. 2015/14258, K. 2015/4219 ve 1.7.2015 tarihli kararı)

“26.04.2011 tarihinde mahkeme hâkimi ve bir zabıt kâtibi tarafından düzenlenen tutanak ile 25.04.2011 tarihinde kaydedilen kamera görüntüsünde, öğle arası olması sebebiyle diğer bir zabıt kâtibinin masasındaki klavyesinin altına duran pulları davacının alarak kendi odasına götürdüğünün tespit edildiği, davacının disiplin soruşturmasına konu eylemi sebebiyle hakkında zimmet suçundan dolayı yargılandığı İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22.02.2012 tarih ve E:2011/332, K:2012/55 Sayılı kararı ile davacının 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacı tarafından temyiz edilen kararın Yargıtay 5. Dairesinin 04.04.2013 tarih ve E:2012/1528, K:2013/2735 Sayılı kararı ile bozulması üzerine aynı Mahkemenin 28.01.2014 tarih ve E:2013/183, K:2014/34 Sayılı kararıyla yine mahkûmiyetine karar verildiği, bu kararın da Yargıtay 5. Dairesinin 10.07.2014 tarih ve E:2014/4482, K:2014/7580 Sayılı kararı ile bozulması üzerine aynı Mahkemenin 25.11.2014 tarih ve E:2014/268, K:2014/504 Sayılı kararı ile davacının, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/2-e maddesi uyarınca “yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” gerekçesiyle beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, gizli kamera yerleştirmek suretiyle yasaya aykırı şekilde elde edilmiş kayıtların tek başına delil niteliğinin olmadığı, yaklaşık üç yıl boyunca davacıya isnat edilen suçtan dolayı kuşku duydukları halde kalem personeli ve hâkiminin kaybolan pullara dair herhangi bir tespit yapmadığı, konuyu yetkili makamlara taşımadıkları, tanık ifadelerinin görgüye dayalı olmayan, şüphe ve varsayıma dayanan ifadeler olduğu, bu ifadelerden davacının fi ilinin sübuta erip ermediğinin tespitinin mümkün olmadığı, kaldı ki yargılandığı ceza davasında, davacının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi uyarınca “yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” gerekçesiyle beraat e iği göz önüne alındığında, davaya konu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin 07.03.2014 tarih ve E:2013/1276, K:2014/373 Sayılı kararının, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca bozulmasına…”

Dolayısıyla somut olayın şartları, belirleyici olacaktır.

Memurun Fiili İle İlgili Olarak Açılan Davadaki Suçtan Beraat Kararı Verilmiş Olsa da Başka Bir Suçun Unsurlarını Oluşturması Durumu

Disiplin süreci bağımsız bir süreç olduğundan, eğer memur hakkında yürütülen davadaki tanık ifadeleri, bilirkişi raporu ya da diğer evrak, memurun eyleminin açılan dava kapsamında beraate konu olduğunu fakat başka bir suçun işlendiğini ortaya koymakta ise, bu durumda disiplin kurulu, devlet memurluğundan çıkarma cezası verebilir.

Danıştay’a göre de bu durum bu şekildedir. Örneğin: (T.C. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E. 2020/951, K. 2021/369, K. T. 25.02.2021)

Her ne kadar davacı fillerinin rüşvet suçunu oluşturmadığı Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla ortaya konulmuş ise de; yetkili olmadığı işleri yapma vaadiyle menfaat temin etme ve görevi kötüye kullanma fillerinin dava dosyasında yer alan rapor ve tanık ifadeleri ile sübuta erdiği ve ceza yargılamasında yer alan bilgi-belgeler de dikkate alındığında, söz konusu eylemlerinin 657 sayılı Kanun’un 125/E-(g) maddesinde belirtilen “memuriyetle bağdaşmayacak şekilde yüz kızartıcı ve utanç verici hareket” kapsamına girdiği sonucuna varıldığından, davacının, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.”

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Memurluğa Etkisi

Ceza mahkemesi tarafından, kişi aleyhine, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı verilebilir.

HAGB, bir kişinin işlediği suçun cezasının 2 yıl veya daha az hapis cezası olması durumunda, eğer mahkûmiyet alanın daha önce bir suç kaydı yoksa ve mahkemede gösterdiği tutum ve davranışlar suçtan dolayı pişman olduğunu göstermekte ise, mahkeme tarafından kurulan bir hükümdür.

Bu hükme göre, kişi adına bir hapis cezasına hükmedilse de bu hüküm 5 yıl süre ile infaz edilmez. Bu süre zarfında kişi başka bir suç işlemez ise, HAGB aldığı suçu da hiç işlememiş sayılır.

Memuriyetten çıkarma bakımından, HAGB’nin etkisi iki türlüdür.

Bunlardan ilki şudur ki;

  • Disiplin Kurulunun Memuriyetten Çıkarma Kararı Vermesi İhtimali Vardır: Disiplin kurulu, dava dosyasını inceler ve söz konusu suça konu eylemlerin sanık tarafından işlendiğine kanaat getirir ise ve bu eylemlerin memuriyet ile bağdaşmadığını (657 s. Kanun md. 125’te yer alan kriterlere göre) kararlaştırır ise, devlet memurluğundan çıkarma cezasına karar verebilir. Örneğin, HAGB kararı, ilgili memurun etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması neticesinde
  • Disiplin Kurulu Memuriyetten Çıkarma Kararı Vermeyebilir: Her ne kadar ceza mahkemesi tarafından HAGB kararı verilmiş ise de, disiplin kurulu, söz konusu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinden emin olamaz ise devlet memurluğundan çıkarma cezasına karar vermez.

Dolayısıyla disiplin kurulu, ilgili eylemleri, ceza mahkemesinden bağımsız şekilde değerlendirecektir. Fakat, her halde, yalnızca memur hakkında ceza mahkemesi tarafından HAGB kararı verildiğinden bahisle memuriyetten çıkarma cezasının verilmesi bir hak ihlalidir. AYM ve Danıştay bu durumda ilgili disiplin cezasının masumiyet karinesinin ihlali olduğuna işaret etmektedir. (Danıştay 12. Dairesi, E. 2017/908, K. 2017/6060 ve 28.11.2017 tarihli kararı)

“Anayasa Mahkemesinin, 13.06.2013 tarihli Kürşat Eyol ( Başvuru No: 2012/665 ) kararında da; masumiyet karinesinin kural olarak, hakkında bir suç isnadı bulunan ve henüz mahkûmiyet kararı verilmemiş kişileri kapsayan bir ilke olduğu kabul edilmekle birlikte, ceza davasının herhangi bir sebeple düştüğü, belirli bir süre sonra şarta bağlı olarak düşeceği veya sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmaksızın davanın ertelendiği durumlarda kişi hakkında masumiyet karinesinin devam e iğini kabul etmek gerekeceği, çünkü bu tür durumlarda ortada henüz verilmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığı, bu çerçevede, ceza davası dışında fakat ceza davasına konu olan eylemler sebebiyle devam eden idari uyuşmazlıklarda, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet kararına dayanılmasının masumiyet karinesi ile çelişeceği açıkça ifade edilmiştir. Uyuşmazlıkta, davacı hakkında yapılan ceza yargılaması sonucunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yukarda bahsedilen niteliği gereği bu aşamada hukuki etkiye sahip olmadığından ve bu karara dayanılması masumiyet karinesi ile de çelişeceğinden, Mahkemenin ceza yargılaması sonucuna göre karar vermesinde hukuki isabet görülmemiş ise de, disiplin hukuku açısından yapılan incelemede, davacının üzerine atılı fi llerin sübuta erdiği ve eylemine uyan disiplin cezası ile cezalandırıldığı anlaşıldığından, sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır”

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararının Memurluğa Etkisi

HAGB ile iglili yapılan değerlendirmeler, ceza mahkemesinin memur hakkında vermiş olduğu Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CVYO) açısından da geçerlidir.

İki tür CVYO vardır. Bunların memuriyete etkisi şu şekildedir:

  • Kusurun bulunmadığı nedeniyle verilen CVYO: Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik hali, bağlayıcı emrin yerine getirilmesi, meşru savunmada heyecan, korku ya da telaşla aşılması, kusurluğu ortadan kaldıran hatanın varlığı gibi nedenlerin varlığı halini kapsar. Burada failin kınanabilirliği azalmaktadır. Dolayısıyla memuriyetten çıkarma cezası verilmesi ihtimali önemli ölçüde azalmaktadır.
  • Fiil Suç Olmasına Rağmen Verilen CVYO: Failin etkin pişmanlık, şahsi cezasızlık sebebinin varlığı, karşılıklı hakaret, işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı gibi nedenlerin varlığını kapsar. Burada failin kınabilriliği daha yüksektir. Dolayısıyla disiplin kurulu eylemlerin ağırlığına göre değerlendirme yapıp, uygun ise devlet memurluğundan çıkarma cezasına hükmedebilir.

Adli Sicil (Sabıka) Kaydının Silinmesinin Memuriyete Etkisi

Bir kimse hakkında 1 yıldan daha fazla hapis cezasına hükmedilmiş olması durumunda bu durum Adli Sicil (Sabıka) Kaydına işlenecektir. Bu kişiler memur olamazlar.

Memuriyete alım bakımından arşiv kaydı önemlidir. Arşiv kaydına bakılır. Adli Sicil Kaydı silinse dahi arşiv kaydı daha uzun sürelidir. Burada kaydı devam edenler memur olamazlar.

Memurluktan Çıkarma Kaç Yıl Ceza Alınca Olur?

Yukarıda görüldüğü üzere 1 yıl veya üzeri kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasının alınması;

Affa uğramış olsa bile DMK md. 48’de sayılan suçlardan dolayı alınan hapis cezası (Burada alınan cezanın süresi önemli değildir)

Memur olmaya engeldir.

Adli para cezasına hükmedilmiş olması ya da hapis cezasının para cezasına çevrilmiş olması durumunda, sanık hakkında hapis cezasına hükmedilmediğinden bu durum memuriyete engel olmaz.

Ceza Verilmeden Önce Memurun Savunması Alınmak Zorunda Mı?

Memurun savunması alınmaksızın hakkında bir disiplin cezası verilemez. Aksi durumda memurun savunma hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Bu tür bir durumun gerçekleşmesi durumunda Danıştay, disip, K. lin cezasının iptaline karar verilmesi gerektiğine hükmetmektedir (Danıştay 5. Daire, E. 2017/2908, K. 2019/6731, K.T. 24.12.2019)

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezasını Hangi Makam Verir?

657 sayılı Kanun md. 126 hükmüne göre Devlet memurluğundan çıkarma cezası amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verilir.

Bu yönüyle devlet memurluğundan çıkarma cezası, uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezasından ayrılır. Bu cezalar disiplin amirleri tarafından verilmektedir.

Ancak, danıştaya göre, amirin isteği olmaksızın dosyanın doğrudan Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderilmesi ve devlet memurluğundan çıkarma cezasının verilmesi hukuka aykırı değildir (Danıştay T.C. Danıştay 12. Daire, E. 2021-616 K. 2021-383 K.T. 03.02.2021)

Devlet Memurluğundan Çıkarma (Devlet Memurluğundan Atılma Cezası) Cezasının İptali Davası

Kişi hakkında Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası verilmesi durumunda, kişi, kendisine bu kararın tebliğ edilmesinden sonra, İdare Mahkemesi’nde İptal Davası açabilir.

İlgili idare mahkemesi, memurun görev yaptığı yerdeki İdare Mahkemesi’dir.

Memurluktan Çıkarma Cezasının (Devlet Memurluğundan Atılma Cezası) İptali Dava Açma Süresi

İptal davası açabilmek için, memurun, kendisine bu kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içinde ilgili İdare Mahkemesi’nde İptal davası açması gerekmektedir.

Memurluktan Çıkarılan Tekrar Memur Olabilir Mi?

DMK md. 125/1-E hükmüne göre, devlet memurluğundan çıkarma cezası Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere verilen bir disiplin cezasıdır.  Dolayısıyla hakkında bu cezaya hükmolunan bir kimse artık devlet memuru olamaz.

The post MEMURİYETTEN ÇIKARMA (MEMURİYETTEN ATILMA) CEZASI appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
TRAFİK CEZASINA İTİRAZ https://www.selcukluhukuk.com/trafik-cezasina-itiraz/ Sun, 11 Aug 2024 11:57:53 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2673 TRAFİK CEZASINA İTİRAZ Trafik cezasına itiraz nasıl yapılır sorusuna cevap verebilmek için öncelikle trafik cezasının ne olduğu, trafik cezasına itirazın nasıl yapıldığı, trafik cezasına itiraz süresi gibi unsurların da bilinmesi gereklidir. Aşağıda trafik cezasına itiraz hususu ayrıntılı şekilde izah edilmeye çalışılmıştır.     1- TRAFİK CEZASI NEDİR? Trafik cezası, kısaca trafik kurallarını ihlal eden sürücülere, [...]

The post TRAFİK CEZASINA İTİRAZ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
TRAFİK CEZASINA İTİRAZ

Trafik cezasına itiraz nasıl yapılır sorusuna cevap verebilmek için öncelikle trafik cezasının ne olduğu, trafik cezasına itirazın nasıl yapıldığı, trafik cezasına itiraz süresi gibi unsurların da bilinmesi gereklidir. Aşağıda trafik cezasına itiraz hususu ayrıntılı şekilde izah edilmeye çalışılmıştır.

 

 

1- TRAFİK CEZASI NEDİR?

Trafik cezası, kısaca trafik kurallarını ihlal eden sürücülere, yolculara veya yayalara uygulanan bir para cezasıdır. Bu cezalar, trafik güvenliğini sağlamak, sürücüleri kurallara uymaya teşvik etmek ve trafik düzenini korumak amacıyla uygulanır.

Trafik Cezası Neden Kesilir?

  • Hız sınırını aşma: Belirlenen hız limitinin üzerinde seyretmek.
  • Kırmızı ışıkta geçme: Kırmızı ışığın yandığı halde geçmek.
  • Dur ikaz levhasını görmezden gelme: Dur işaretini görmezden gelmek.
  • Emniyet kemeri takmama: Araçta emniyet kemeri takmamak.
  • Alkollü araç kullanma: Alkollü iken araç kullanmak.
  • Cep telefonu kullanma: Araç kullanırken cep telefonu ile konuşmak veya mesaj yazmak.
  • Yasak yerlerde park etme: Park yasağı olan yerlere araç park etmek.
  • Trafik levhalarına uymama: Diğer birçok trafik kuralını ihlal etmek.

2- 2024 YILI TRAFİK CEZALARI LİSTESİ

Alkollü araç kullanma cezası (ilk yakalanma) 6.439 TL
Alkollü araç kullanma cezası (ikinci yakalanma) 8.075 TL
Alkollü araç kullanma cezası (ikinci yakalanma) 12.977 TL
Uyuşturucu/uyarıcı maddelerin ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla testi kabul etmemek 18.452 TL
Aracı plakasız kullanma 10.917 TL
Çakar ya da siren kullanma cezası 6.439 TL
Drift atma cezası 32.233 TL
Engelli için ayrılan yere park etme cezası 1.380 TL
Ehliyetsiz araç kullanma cezası 12.977 TL
Emniyet kemeri takmama cezası 690 TL
Emniyet şeridini ihlal etme cezası 6.439 TL
Hız sınırını %10-30 oranlarına kadar aşma 1.506 TL
Hız sınırını %30-%50’ye kadar aşma 3.135 TL
Hız sınırını %50 oranından fazla aşma 6.439 TL
Kırmızı ışıkta geçme cezası 1.506 TL
Muayenesiz araçla trafiğe çıkma 1.506 TL
Plakanın okunurluğunu engelleyecek değişiklikler 2.647 TL
Seyir halinde cep telefonu kullanma 1.506 TL
Sahte plaka kullanma cezası 32.170 TL
Şerit izleme-değiştirme kurallarına uymama 1.506 TL
Takip mesafesine uymama cezası 690 TL
Trafik sigortası olmadan trafiğe çıkma cezası 690 TL
Uyuşturucu madde etkisindeyken araç kullanma cezası 33.240 TL
Yasak yerde sollama yapma cezası 1.506 TL
Yayalara geçiş hakkı vermemek 690 TL

3- TRAFİK CEZASI ÖDEME SÜRESİ 2024

Ödeme derhal yapılmadığı takdirde para cezalarının, tutanağın tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi gerekir.

4- TRAFİK CEZASINI ÖDENMEZSE NE OLUR ?

Trafik cezaları ödenmezse icra yolu ile tahsil edilir. Bu durumda icra masraflarını da ödemek durumunda kalabilirsiniz.

5- TRAFİK CEZASI FAİZİ NE KADAR ?

Trafik cezaları 1 aylık süre içinde ödenmezse aylık %5 faiz uygulanır. Aylık faizin hesaplanmasında ay kesirleri tam ay olarak dikkate alınır. Bu suretle bulunacak tutar cezanın iki katını geçemez. Süresinde ödenmeyen para cezaları için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Hükümleri uygulanır.

6- TRAFİK CEZASI NEREYE ÖDENİR?

Anlaşmalı banka şubelerinin veznelerinden, mobil bankacılık uygulamalarından, internet bankacılığından yararlanarak ya da  e-Devlet ve İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden trafik cezası ödeme işlemini yapabilirsiniz.

7- TRAFİK CEZASINA İTİRAZ NEREYE YAPILIR?

Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 (onbeş) gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşir.

8- – TRAFİK CEZASINA İTİRAZ ÜCRETİ NE KADARDIR ?

Trafik cezasına itiraz edilmesi halinde herhangi bir başvuru ücreti veya harç ödenmemektedir. Diğer bir  ifadeyle trafik cezasına itiraz herhangi bir ücrete tabi değildir.

9- TRAFİK CEZASINA İTİRAZ SÜRESİ

Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren en geç 15 (onbeş) gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz için başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşir.

10-  TRAFİK CEZASI İNDİRİMLİ ÖDEME SÜRESİ KAÇ GÜNDÜR?

Trafik idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi halinde; cezadan %25 oranında indirim yapılır.

11- TRAFİK CEZASINI TAKSİTLİ ÖDEYEBİLİR MİYİM ?

Hakkında trafik cezası kesilen kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması ve 1 (bir) ay içerisinde ilgili vergi dairesine müracaat etmesi halinde, vergi dairesince ilk taksiti peşin, kalan üç taksiti de bir yıl içinde ve dört eşit taksitte ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi durumunda, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.

12- TRAFİK CEZASINA İTİRAZ DİLEKÇESİ

Trafik cezasına itiraz dilekçesi, aşağıdaki örnek dilekçeden yola çıkılarak yazılabilir. Her trafik cezasına itiraz hükümleri farklı olduğundan farklı maddelere göre itiraz gerekçeleri yazılması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Hak kaybı yaşamamak adına hukuki destek almanız tavsiye edilmektedir.

 

 

The post TRAFİK CEZASINA İTİRAZ appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? https://www.selcukluhukuk.com/kiracinin-haklari-nelerdir/ Tue, 11 Jun 2024 08:05:20 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2643 KİRACININ HAKLARI NELERDİR ?   Kiracının hakları nelerdir sorusuna ana hatlarıyla cevap vermeye çalışacağız. Kiracı hakları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında, çeşitli maddelerle düzenlenmiştir. Bu haklar, kiracının mülkü kullanma şekli, kira ödemeleri, mülkün durumu ve kiracı ile kiraya veren arasındaki ilişkinin düzenlenmesi gibi konuları kapsar. Bir kaç örnek vermek gerekirse: Kiralananın Kullanımı Hakkı Kullanım [...]

The post KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

KİRACININ HAKLARI NELERDİR ?

 

Kiracının hakları nelerdir sorusuna ana hatlarıyla cevap vermeye çalışacağız. Kiracı hakları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında, çeşitli maddelerle düzenlenmiştir. Bu haklar, kiracının mülkü kullanma şekli, kira ödemeleri, mülkün durumu ve kiracı ile kiraya veren arasındaki ilişkinin düzenlenmesi gibi konuları kapsar. Bir kaç örnek vermek gerekirse:

  • Kiralananın Kullanımı Hakkı

Kullanım Amacı: Kiracı, kiralanan mülkü sözleşmede belirtilen amaç doğrultusunda kullanma hakkına sahiptir. Eğer sözleşmede kullanım amacı belirtilmemişse, mülk, amacına uygun olarak kullanılmalıdır (TBK m. 299).

Kullanım Süresi: Kiracı, kira süresi boyunca mülkü kullanma hakkına sahiptir. Bu süre, kira sözleşmesinde belirtilen süreye göre değişir. Sözleşme süresi dolmadan kiracının tahliye edilmesi, ancak haklı nedenlerle mümkündür.

  • Tamir ve Bakım Hakkı

Normal Aşınma ve Yıpranma: Kiralanan mülkün normal kullanımı sırasında meydana gelen aşınma ve yıpranmalar için bakım ve onarım talebinde bulunma hakkı vardır (TBK m. 301). Kiracı, mülkün bu tür bakım ve onarımlarını kiraya verenden talep edebilir.

Acil Durumlar: Acil durumlarda kiracı, gerekli onarımların yapılmasını derhal talep edebilir. Eğer kiraya veren bu onarımları yapmazsa, kiracı onarımları kendisi yaptırarak masrafları kiraya verenden talep edebilir.

Ziyaret Hakkı: Kiraya verenin, kiralanan mülkü denetleme ve kontrol etme hakkı bulunmaktadır; ancak bu ziyaretler, kiracının özel yaşamına müdahale etmeyecek şekilde ve önceden haber verilerek yapılmalıdır.

  • Kira Artışının Yasa İle Sınırlı Olması

Kira Artış Oranı: Kira artışları yasal sınırlara tabidir. Türk Borçlar Kanunda düzenlenen artış sınırını veya sözleşmede belirtilen artış oranını geçemez. Sözleşmede belirtilen oran, kanunda belirtilen oranı aşmamalıdır.

  • Kiracının Sözleşme Süresince ve Sonrasındaki Hakları

Sözleşme Süresi: Kiracı, kira sözleşmesi süresi boyunca mülkü kullanma hakkına sahiptir. Sözleşme süresi sonunda, kiracı, sözleşmeyi aynı şartlarda yenileyebilir veya feshedebilir (TBK m. 347).

Sözleşmenin Feshi: Kiracı, sözleşme süresi sonunda veya haklı sebeplerle sözleşmeyi feshedebilir. Fesih bildirimleri, genellikle yazılı olarak ve belirli bir süre önceden yapılmalıdır. Örneğin, 1 yıllık kira sözleşmesinde, kiracı sözleşmenin bitiminden 15 gün önce bildirimde bulunmalıdır.

 

1 YILLIK KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? SÖZLEŞME SÜRESİ BİTİNCE EV SAHİBİ KİRACIYI ÇIKARABİLİR Mİ?

1 yıllık kiracılar, sözleşme süresi boyunca tüm kiracı haklarına sahiptir. Sözleşme sonunda, yukarıda belirtilen koşullara göre hakları devam eder.

1 yıllık kira sözleşmesi sonunda, kiracı kira sözleşmesini uzatmak istediğinde ve ev sahibi haklı bir neden göstermediğinde, kiracı çıkarılamaz. Kiracı, sözleşmenin bitiminden 15 gün önce bildirimde bulunmazsa, sözleşme aynı şartlarla 1 yıl daha uzatılmış sayılır.

 

5 YILLIK KİRACININ HAKLARI

5 yıl süreyle kiracı olanlar, kira artışlarının yasal sınırlara uygun olmasını ve kiralanan mülkün bakımının ev sahibi tarafından yapılmasını talep edebilirler. Uzun süreli kiracılar, daha güçlü yasal korumaya sahiptir.

 

10 YILLIK KİRACININ HAKLARI

10 Yıllık Kiracılar: 10 yıllık kiracılar, eğer tek seferde 10 yıllık sözleşme imzalamışlarsa diğer kiracılara göre daha fazla koruma altındadır. Ev sahibi, kiracıyı ancak geçerli ve belgelenmiş bir sebep göstererek çıkarabilir. Süreye bağlı fesih süresi bu on yıldan sonra başlayacaktır. Yani ev sahibinin sadece süreye dayanarak başka sebep göstermeden fesih hakkını kullanabilmesi için kira sözleşmesinde belirtilen ilk 10 yılın dolması ve sonra da 10 uzama süresi daha geçmesi gerekir. Yani süreye bağlı fesih talebi ancak 10+10 yıl sonunda gündeme gelebilir.

 

EV SAHİBİ KAÇ YIL KİRACIYI ÇIKARAMAZ ?

 

Ev sahibi, haklı bir neden göstermeden ve yasalarla belirlenen sınırlar dışında, kiracıyı çıkaramaz. Kiracının yasal koruma süresi, belirli şartlar dışında, her yıl uzayan kira sözleşmeleri için geçerlidir. Ev sahibi kanunda sayılan tahliye nedenlerine haiz değilse ancak 10 yıllık uzama süresi sonunda sadece sürenin dolması nedeniyle gerekçe göstermeden kiracının tahliyesini isteyebilir.

 

EV SAHİBİ HANGİ DURUMLARDA KİRACIYI ÇIKARTAMAZ ?

 

Sözleşmeye uygun hareket eden, kira artışlarının sözleşme ve kanundaki sınırlara uygun olarak yapan ve kira bedelini düzenli ödeyen kiracıyı haklı neden olmaksızın keyfi olarak çıkartamaz. Mal sahibi uzun kira süresi içinde şartları varsa kira tespit davası açabilir.

Kira tespit davası konusundaki yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

https://www.selcukluhukuk.com/kira-bedeli-tespit-davasi-nedir/

 

KİRASINI DÜZENLİ ÖDEYEN KİRACI ÇIKARTILABİLİR Mİ ?

 Kirasını düzenleyen kiracı normal şartlarda haklı sebep bulunmaksızın tahliye edilemez. Bu hususta her bir kira ilişkisinde şartları inceleyerek somut olayın durumuna göre hareket etmek gereklidir.

 

EV SAHİBİ EVİ SATARSA KİRACI HAKLARI NELERDİR ?

 

Ev satıldığında, yeni malik eski kira sözleşmesinin tarafı olur ve hem kiracı hem de yeni malik açısından kira sözleşmesindeki şartlar aynen devam eder. Yeni malik 6 ay sonra kiracıyı tahliye etme hakkına sahiptir. Ancak bu durumda da geçerli bir sebep göstermelidir. Bu konudaki yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

 

https://www.selcukluhukuk.com/yeni-ev-aldim-kiraci-cikmiyor-ne-yapabilirim/

 

EV SAHİBİ BEN OTURACAĞIM DİYE KİRACIYI NE KADAR SÜREDE ÇIKARTABİLİR?

Ev sahibinin, kendisi veya birinci derece akrabaları için konuta ihtiyaç duyduğunu belirterek kiracıyı tahliye ettirmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Bu konuda yazılan yazımıza aşağıdaki linkten ulabilirsiniz.

https://www.selcukluhukuk.com/ihtiyac-nedeniyle-tahliye-davasi/

 

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA KİRACI HAKLARI NELERDİR ?

 

Kentsel Dönüşüm Çerçevesinde Kiracı Hakları: Kentsel dönüşüm kapsamında, kiracılara belirli haklar tanınır. Bu haklar arasında yeni konuta taşınma yardımı, kira yardımı ve belirli süreli tahliye süreleri bulunur. Bu süreçler, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiştir.

 

Kiracı hakları, Türk Borçlar Kanunu kapsamında detaylı olarak düzenlenmiştir. Kiracıların, bu haklarını bilerek hareket etmeleri, kiraya veren ile aralarındaki ilişkide daha güvenli ve adil bir ortam sağlar. Kiracılar ve kiraya verenler arasındaki anlaşmazlıklar, çoğu zaman hukuki danışmanlık alınarak çözülebilir. Bu nedenle, kira süreci boyunca her iki tarafın da yasal yükümlülüklerini ve haklarını bilmesi büyük önem taşır. Hem kiracı hem de mal sahibi için sorunların doğru çözülebilmesi ve hak kaybı yaşanmaması için kira avukatına danışılması tavsiye edilir.

The post KİRACININ HAKLARI NELERDİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
MAAŞ HACZİ NASIL ENGELLENİR ? https://www.selcukluhukuk.com/maas-haczi-nasil-engellenir/ Fri, 07 Jun 2024 06:15:28 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2620 Maaş Haczi Nasıl Engellenir? Maaş haczi nasıl engellenir, nafaka alacağı maaştan kesilir mi, emekli maaşına haciz gelir mi gibi maaş haczine yönelik bazı soruları cevaplamaya çalışacağız. Borcu Ödemek: Borcun tamamının ödenmesi, haciz işlemini durdurur. İtiraz: İcra mahkemesine başvurularak haciz işlemine itiraz edilebilir (İcra ve İflas Kanunu madde 16). Borç Yeniden Yapılandırma: Alacaklı ile anlaşarak borcu [...]

The post MAAŞ HACZİ NASIL ENGELLENİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
nafaka maaştan kesilir mi

Maaş Haczi Nasıl Engellenir?

Maaş haczi nasıl engellenir, nafaka alacağı maaştan kesilir mi, emekli maaşına haciz gelir mi gibi maaş haczine yönelik bazı soruları cevaplamaya çalışacağız.

  • Borcu Ödemek: Borcun tamamının ödenmesi, haciz işlemini durdurur.
  • İtiraz: İcra mahkemesine başvurularak haciz işlemine itiraz edilebilir (İcra ve İflas Kanunu madde 16).
  • Borç Yeniden Yapılandırma: Alacaklı ile anlaşarak borcu yeniden yapılandırmak da bir yöntemdir.
  • İcra Takibine İtiraz: Borca veya haciz işlemine itiraz edilmesi durumunda icra takibi durdurulabilir. Maaş haczi nasıl engellenir, İcra İflas Kanunu’nun 33. maddesi gereğince borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal edildiği itirazı icra mahkemesine yapılarak yapılabilir.

Yargıtay Kararı:

  • Maaş haczi nasıl engellenir, bu hususta Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2013/13565, K. 2013/16207: “Borçlunun borcu ödemesi veya borca itiraz etmesi halinde maaş haczi işlemi durdurulabilir.” kararı örnek gösterilebilir.

Maaş Haczi Nedir?

Maaş haczi nasıl engellenir sorusuna tam cevap verebilmek için öncelikle maaş haczinin ne olduğunun bilinmesi gereklidir. Maaş haczi, İcra ve İflas Kanunu’nun 83. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Kanuna göre, borçlunun maaşının belirli bir kısmının alacaklıya ödenmesi amacıyla yapılan yasal bir işlemdir.

Uygulamada sadece sigortalı çalışan kişilerin karşılaştığı bir yaptırımdır. Sigortasız kişilerin çalıştığı yerin tespiti halinde bu yerlere de maaş haczi gönderilebilir ama ispat ve işverene yaptırım konusunda sıkıntı yaşanabilir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2015/33515, K. 2015/37825: “Maaş haczi, borçlunun rızasına bakılmaksızın borçlu aleyhine başlatılan bir icra takibi sonucu uygulanan cebri icra yollarından biridir.”

 

Maaş Haczi Gelirse Ne Kadar Kesilir?

İcra ve İflas Kanunu’nun 83/a maddesine göre, borçlunun maaşının dörtte birine (%25) kadar olan kısmı haczedilebilir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2012/9651, K. 2012/10541: “Borçlunun maaşının dörtte birine kadar olan kısmı haczedilebilir. Bu oran, İcra ve İflas Kanunu’nda belirtilmiştir.”

 

Maaş Haczi ¼ Oranı Nasıl Hesaplanır?

  • Maaşın Net Tutarı: Brüt maaştan tüm kesintiler (vergi, sigorta primi vb.) çıkarıldıktan sonra kalan net tutar.
  • Haciz Oranı: Net maaşın dörtte biri hesaplanarak bulunur. Örneğin, net maaş 4.000 TL ise 4.000 TL x 0.25 = 1.000 TL haczedilir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2016/25936, K. 2016/27853: “Maaş haczinde dörtte bir oranının hesaplanması, net maaş üzerinden yapılmalıdır.”

 

Maaş Haczi Nasıl Gönderilir?

Maaş haczi, icra dairesi tarafından borçlunun işvereni olan kuruma resmi bir yazı ile bildirilir. Bu yazıda, borçlunun maaşından yapılacak kesintinin detayları belirtilir. İlgili kanuni dayanak İcra ve İflas Kanunu’nun 83. maddesidir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2014/28174, K. 2014/30391: “İcra dairesi, maaş haczi için işverene resmi yazı göndererek kesinti yapılmasını talep eder.”

 

Maaş Haczine Nasıl Cevap Verilir?

İşveren, icra dairesinden gelen haciz yazısına belirlenen süre içinde yani 7 gün içerisinde cevap vermelidir. Cevapta, borçlunun maaşından kesinti yapılacağını ve kesintinin tutarını belirtmelidir. Bu sürecin nasıl işleyeceği İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesinde düzenlenmiştir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2017/15812, K. 2017/18029: “İşveren, maaş haczi yazısına süresi içinde cevap vermelidir; aksi takdirde hukuki sorumluluk doğabilir.”

 

Maaş Haczine Cevap Verilmezse Ne Olur?

İşveren, icra dairesinin yazısına cevap vermezse, hukuki sorumluluk altına girebilir. İcra takibi devam ederken, işverene de yaptırım uygulanabilir. İcra ve İflas Kanunu madde 355, 356 ve 357 bu hususta detaylı bilgi içermektedir.

İşveren işçinin maaşından kesip icra dairesine göndermediği kadar borçlu olabilir. İşverene bir daha tebligat gönderilmek zorunda değildir. Doğrudan malları haczedilebilir.

İcra ve İflas Kanunu’nun 338/a maddesi gereğince, işverenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda para cezası da uygulanabilir. Ancak uygulama cezai sorumluluk yerine hukuki sorumluluk yani işverenin mallarının haczedilmesi durumu daha çok karşılaşılmaktadır.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2016/14351, K. 2016/16052: “İşverenin maaş haczi yazısına cevap vermemesi durumunda hukuki sorumluluk altına girebileceği belirtilmiştir.”

Araç haczi konusundaki yazımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

 

Araç Üzerinde Haciz Varsa Ne Olur?

 

 

Maaş Haczine Nasıl İtiraz Edilir?

Borçlu , maaş haczi işlemine itiraz etmek istiyorsa, icra mahkemesine dilekçe ile başvurarak itiraz edebilir. İtiraz süresi, haciz yazısının tebliğinden veya borçlunun bu işlemi öğrenmesinden itibaren 7 gündür (İcra ve İflas Kanunu madde 16).

İşveren maaş haczi işlemine itiraz etmek istiyorsa icra dairesine dilekçe ile başvurmalıdır. İtiraz süresi, haciz yazısının tebliğinden itibaren 7 gündür.

 

İşveren Maaş Haczini Nasıl Uygular, Uygulamazsa Ne Olur?

İşveren, borçlunun maaşından belirlenen kesinti oranında her ay düzenli olarak kesinti yaparak icra dairesinin hesap numarasına gönderir. Açıklamasına dosya numarası ve maaş haczi kesintisi olduğu yazılması gereklidir. İşveren kesinti yapmazsa, hukuki sorumluluk doğar ve icra dairesi işverene karşı da işlem yapabilir. İcra ve İflas Kanunu’nun 355, 356, 357 maddeleri ve 89/4. maddesi bu durumu düzenler.İşverenin malları haczedilebilir.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2014/19874, K. 2014/21045: “İşverenin maaş haczi kesintisini yapmaması durumunda hukuki sorumluluk altına gireceği belirtilmiştir.”

 

Kıdem Tazminatı ve Diğer Tazminat Alacaklarında Maaş Haczi Nasıl Olur?

4857 sayılı İş Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca işçinin ücretlerinin yalnızca 1/4’ünün haczedilebileceği belirtilmiştir. Ancak, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi yan haklar ve ödemeler ücretten sayılmadığı için tamamının haczedilebilir. Yani bu ödemelerde %25 sınır gözetilmez.

 

Hangi İşçilik Alacaklarında Maaş Haczi Kesintisi Yapılamaz?

Bazı işçilik alacakları, yasalar gereği maaş haczinden muaftır. Örneğin, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle alınan tazminatlar maaş haczine konu olamaz (İcra ve İflas Kanunu madde 83/a).

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2012/17154, K. 2012/19372: “İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle alınan tazminatlar maaş haczine konu olamaz.”

 

Maaş Haczinde Sıra Nasıl Tespit Edilir?

Maaş haczinde sıra, haciz talebinin icra dairesine ulaşma sırasına göre belirlenir. Önce gelen talep, önce karşılanır (İcra ve İflas Kanunu madde 100).

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2015/11625, K. 2015/13062: “Maaş haczinde sıralamanın, talebin icra dairesine ulaşma sırasına göre yapılması gerektiği belirtilmiştir.”

 

Nafaka Alacağı Maaştan Kesilir mi?

Nafaka alacakları, maaş haczi kapsamında kesilebilir. Nafaka borçları, diğer borçlardan öncelikli olarak ödenir (İcra ve İflas Kanunu madde 83/a). Nafaka alacakları maaştan kesilirken %25’lik sınır gözetilmez. Aylık nafaka alacağı ne kadarsa tamamı maaştan kesilir. Burada işçinin eline herhangi bir para kalmasa veya geçimine yetmese dahi nafaka alacaklarının tamamı işçinin maaşından kesilir.

 

Emekli Maaşına Haciz Gelir mi?

Emekli maaşlarına genel olarak haciz uygulanamaz. Ancak, nafaka borcu gibi bazı özel durumlarda emekli maaşından kesinti yapılabilir (5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu madde 93).

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2015/26354, K. 2015/28471: “Emekli maaşlarına haciz konulamayacağı, ancak nafaka borcu gibi özel durumlarda kesinti yapılabileceği belirtilmiştir.”

 

Maaş Haczi Uygulaması Kalktı mı?

Maaş haczi uygulaması, İcra ve İflas Kanunu’nda belirtilen şartlar dahilinde devam etmektedir. Uygulamanın kalktığına dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2017/19874, K. 2017/21045: “Maaş haczi uygulamasının kanunen devam ettiği, kalktığına dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı belirtilmiştir.”

 

Maaş Haczi Kaç Yıl Sürer?

Maaş haczi, borç tamamen ödenene kadar devam eder. Borç miktarına ve kesinti tutarına bağlı olarak bu süre değişiklik gösterebilir. Borcun ödeme süresi hakkında İcra ve İflas Kanunu’nda özel bir düzenleme bulunmamaktadır, dolayısıyla borç bitene kadar haciz devam eder.

Yargıtay Kararı:

  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2016/14341, K. 2016/15542: “Maaş haczi, borç tamamen ödenene kadar devam eder ve bu süre borç miktarına ve kesinti tutarına bağlı olarak değişebilir.”

İcra hukukundaki icra avukatı olarak verdiğimiz hizmetleri aşağıdaki linkten inceleyebilirsiniz.

 

İcra ve İflas Hukuku

 

 

 

The post MAAŞ HACZİ NASIL ENGELLENİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ? https://www.selcukluhukuk.com/para-iadesi-yapmayan-firmayi-nereye-sikayet-edebilirim/ Thu, 30 May 2024 13:49:00 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2604   Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ? Ödeme yapıldığı halde mal alamayan veya parasını iade alamayan kişilerin bu durumu birden fazla hukuki sebepten kaynaklanabilir. Paramı alamıyorum, para iadesi yapmayan firmayı nereye şikayet edebilirim sorusunu tüketici hukuku kapsamında cevaplandırmaya çalışacağız. Para iadesini yapmayan firma, tüketici işleminin değerinin kanunda belirtilen sınırların altında kalması [...]

The post Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

 

Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ?

Ödeme yapıldığı halde mal alamayan veya parasını iade alamayan kişilerin bu durumu birden fazla hukuki sebepten kaynaklanabilir. Paramı alamıyorum, para iadesi yapmayan firmayı nereye şikayet edebilirim sorusunu tüketici hukuku kapsamında cevaplandırmaya çalışacağız. Para iadesini yapmayan firma, tüketici işleminin değerinin kanunda belirtilen sınırların altında kalması durumunda işlemin yapıldığı yer veya tüketicinin yerleşim yerinde bulunan il veya ilçe Tüketici Hakem Heyetlerine şikayet edilmelidir.

İşlemin değerinin kanunda belirtilen parasal sınırların üstünde kalması durumunda ise Tüketici Mahkemesinde dava açılmalıdır. Ancak bazı durumlarda ihtarname çekilme gerekebilir. Bu konudaki yazımızı aşağıdaki bölümden okuyabilirsiniz.

 

Mal Teslimi Yapmayan Firma ve Bir Ürün İade Almayan Mağaza Nereye Şikayet Edilir ?

Satın alma işlemi sonrasında aldığınız ürünü teslim etmeyen veyahut alınan ürünü iade etmek istediğinizde iade almayan firmaya karşı izlenecek hukuki yol alınan ürünün değeri uyarınca belirlenmelidir. Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ?

Söz konusu ürünün değeri kanunda belirtilen sınırların altında kalması durumunda Tüketici Hakem Heyetine başvuru da bulunulmalıdır.

Uyuşmazlık konusu ürünün değerinin kanunda belirtilen sınırların üstünde olması durumunda ise firmaya karşı doğrudan Tüketici Mahkemesinde dava açılmalıdır.

 

Tüketici Hakem Heyeti Nedir ?

Tüketici hakem heyetleri, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre tüketici işlemleri ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla kurulan heyetlerdir.

İllerde ticaret il müdürü ilçelerde kaymakam veya bunların görevlendireceği bir memur tarafından yürütülen tüketici hakem heyetlerinin diğer üyeleri belediye, baro, tacir/esnaf ve tüketici örgütü temsilcilerinden oluşur.

Yargı organlarının ve mensuplarının Anayasa’da belirtilen niteliklerine sahip olmadığı gerekçesiyle “mahkeme” niteliği taşımamaktadır.

Hangi İşlemler İçin Tüketici Hakem Heyetine Başvurulur ?

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 66. Maddesinde Tüketici Hakem Heyetleri’nin kuruluş ve görev alanı ile ilgili düzenleme bulunmaktadır. İlgili maddede “Bakanlık, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla tüketici hakem heyetleri oluşturmakla görevlidir.” şeklinde hakem heyetlerinin tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklarda görevli olduğu belirtilmiştir.

Tüketici işleminin tanımı ise yine 6502 sayılı TKHK’nun 3. Maddesinde L bendinde yapılmıştır. Yapılan tanıma göre “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi tüketici işlemidir.”

Kanunda belirli parasal sınırların altında bulunan işlemler için Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Başvuru başlığı altında düzenlenen 68. Maddede “Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı kalmak kaydıyla; değeri otuz bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Her yıl güncellenen bu parasal sınır 2024 yılı için 104.000,00-TL şeklinde belirlenmiştir.

Tüketici Hakem Heyetine Başvurmak İçin Neler Gerekli?

Şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden Tüketici Bilgi Sistemi (TÜBİS) (https://tuketicisikayeti.ticaret.gov.tr) ile tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılabilir. Bu itibarla, tüketici hakem heyetlerine sözlü başvuru yapılamamaktadır.

Tüketici hakem heyetine başvuru, uyuşmazlık konusunu içeren dilekçenin, delil oluşturan ilgili belgelerle birlikte hakem heyetine verilmesiyle yapılır. Başvuru yaparken tüketicinin delil ve uyuşmazlıkla ilgili belgelerini başvuru dilekçesiyle birlikte sunması gerektiği düzenlenmişse de tüketicinin uyuşmazlıkla ilgili belgelere her zaman ulaşması mümkün olmamaktadır. Belge olmasa bile hakem heyeti başvuruyu kabul etmek zorundadır. Belge, tüketicinin iddiasını ispatlaması için aranır.

Tüketici Hakem Heyeti Süreci Nasıl İşler?

Tüketici hakem heyetleri incelemeleri dosya üzerinden yapılır, gerekli görülmesi halinde tüketici hakem heyetleri tarafından ayrıca taraflar ve bilirkişi dinlenebilir. Tüketici hakem heyetleri, uyuşmazlık konusuna ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan, ilgili kişi, kurum ve kuruluşlardan isteyebilir. İstenen bilgi ve belgelerin sunulması için tebliğ tarihinden itibaren en fazla 30 gün süre verilir.

Talep edilmesi ve tüketici hakem heyeti başkanınca uygun görülmesi halinde bu süre uzatılabilir. İstenilen bilgi ve belgelerin verilen süre içinde sunulmaması halinde dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler üzerinden karar verilir. Tüketici hakem heyeti başkanı, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut re’sen bilirkişi görevlendirebilir.

Bilirkişi raporunun hazırlanması için bilirkişiye verilecek süre, bilirkişi görevlendirilmesine ilişkin yazının bilirkişiye tebliğinden itibaren 15 iş gününü geçemez. Bilirkişinin talebi üzerine bu süre 15 iş gününü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.

Tüketici Hakem Heyeti Ne Kararı Verir?

Tüketici hakem kararlarının içeriği Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 22. ve 24. maddelerinde belirlenmiştir. Bu yönetmelik hükümlerine göre kararın yazılmasında, Yönetmelik ekindeki karar tutanağı örneği kullanılır. Tüketici hakem heyeti kararında uyuşmazlık değerinin Türk Lirası cinsinden belirtilmesi zorunludur. Uyuşmazlık değerinin döviz cinsinden olması durumunda başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının belirlediği efektif döviz satış kuru esas alınarak Türk Lirasına çevrilir.

Uyuşmazlığın tüketici lehine sonuçlandığı durumlarda, karşı tarafça ödenmesi gereken bilirkişi ve tebligat ücretleri kararda belirtilir.

Tüketici hakem heyetince vekâlet ücretine karar verilmeyecektir.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 18.1.2016 tarihinde vermiş olduğu 2015/31798 E. 2016/558 K. sayılı ilamı ile “Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’nın 27.3.2013 gün ve 2013/57 sayılı kararında, tüketicinin (davalının) talebinin kabulü ile tüketiciden dosya masrafı adı altında alınan ücretin, satıcıdan
(davacı banka) alınarak tüketiciye verilmesine karar verilmiş ise de; kararda herhangi bir bedel gösterilmemiş olduğundan, tarafları bağlayıcı nitelikte olmayıp, ilam niteliğinde değildir.” şeklinde olup tüketici hakem heyetlerinin kararlarında bedel belirtilmemesi halinde ilam niteliğini taşımayacağını göstermektedir. İlamlı icrada, tüketici hakem kararının yerine getirilebilmesi için, ilamlı icraya konu tüm belgelerde olduğu gibi, yerine getirilmesi istenen borcun açık ve net olarak gösterilmesi gerekir. Bu nedenle kararlarda kabul edilen miktarın tam olarak belirtilmemesi nedeniyle ilam niteliği bulunmayan kararlar infaz edilemeyecektir.

Başvuruya konu uyuşmazlığın, tüketici hakem heyeti tarafından karar verilene kadar çözümlenmesi ve bu durumun ispatına yönelik bilgi veya belgelerin tüketici hakem heyetine iletilmesi durumunda ise, tüketici hakem heyeti uyuşmazlığın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verir.

Tüketici Hakem Heyeti Kaç Gün İçinde Karar Verir?

Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular başvuru tarih ve sırasına göre en geç altı ay içinde görüşülür ve karara bağlanır. Yapılan başvurunun niteliği, dikkate alınarak, karar süresi en fazla üç ay daha uzatılabilir.

Tarafların ivedi inceleme talebinde bulunması ve talebin başkan tarafından uygun görülmesi halinde ise
başvurular tüketici hakem heyetince öncelikle gündeme alınabilir.

Tüketici Hakem Heyeti Kazandıktan Sonra Ne Yapılır ?

Tüketici hakem heyetlerinin kararları tarafları bağlayıcı niteliktedir. Söz konusu kararlar yerine getirilmezse, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında ilamların icrası hükümlerine göre kararın uygulanmasına yönelik işlemler için ilgili icra dairesine başvurulabilir.

 

Tüketici Hakem Heyeti Olumlu Karar Verirse Ne Olur ?

Tüketici hakem heyetlerinin yapmış olduğu inceleme sonucunda vermiş olduğu karar başvurucu lehine ise başvurucu taraf kararın uygulanmasını icra takibi yoluyla talep etmelidir. Hakem heyetlerinin vermiş olduğu kararlar ilamlı icra takibine konu olmaktadır.

Tüketici Hakem Heyeti Kaybettikten Sonra Ne Yapılır ?

Tüketici hakem heyetince yapılan inceleme sonucunda başvurucu aleyhine karar verilmesi sonucunda başvurucu taraf on beş gün içerisinde hakem heyetinin bulunduğu yerdeki veya tüketicinin yerleşim yerindeki tüketici mahkemesinde itiraz yolunu kullanmalıdır. Hakem heyetinin il veya ilçe tüketici hakem heyeti olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde itirazın yapılacağı yer genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleridir.

Tüketici Hakem Heyeti Kararı Olumsuz Karar Ne Yapmalıyım ?

Yeni TKHK’nun 70. maddesinin 3 ila 5. fıkralarına göre:
“(3) Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz, tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak talep edilmesi şartıyla hâkim, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir.
4) İtiraz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı itirazın kabul edilmesi gerektiği veya kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılamayı gerektirmediği takdirde tüketici mahkemesi evrak üzerinde, kararı değiştirerek veya düzelterek onama kararı verebilir. Tarafların kimliklerine, ticari unvanlarına ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya diğer açık ifade yanlışlıkları hakkında da bu hüküm uygulanır. Karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek veya düzeltilerek onanır.
(5) Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.”

Tüketici Mahkemesi Masraflarını Kim Öder ?

Mahkemeye itiraz aşamasında, tüketiciler 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda düzenlenen harçlardan muaftır. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca gider avansı ödenmesi gerekmektedir.

TKHK’nin 70/7. maddesi ile tüketicinin tebligat ve bilirkişi ücreti ödemek zorunda kalarak hak aramaktan vazgeçmesinin önüne geçilmiştir. Zira maddeye göre tüketici aleyhine verilen kararlarda tebligat ve bilirkişi ücretleri Bakanlıkça karşılanırken uyuşmazlık tüketici lehine sonuçlanırsa giderler karşı tarafça karşılanacaktır.

Yeni TKHK’nun 70. maddesinin 6. fıkrasına göre : “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir”.

Bu kanun hükmü, tüketici mahkemesinde açılan itiraz davasının tüketici aleyhine karara bağlanması halinde karar verilecek karşı taraf vekâlet hükmüne ilişkindir. Tüketici mahkemesi kararının tüketici lehine olması halinde de, mal veya hizmet sağlayan tarafın vekâlet ücreti ödemeye mahkum edileceği belirtilmelidir. Vekalet ücreti konusunda detaylı yazımızı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

VEKALET ÜCRETİ – AVUKATLIK ÜCRETİ NEDİR ?

Tüketici Mahkemesi Nasıl Sonuçlanır ?

Tüketici hakem heyeti kararına karşı itiraz yoluna başvurulduğu takdirde mahkemenin öncelikle itiraz başvurusunun süresinde yapılıp yapılmadığını incelemesi ve başvuru süresinde yapılmışsa diğer dava şartlarının da mevcut olması halinde mahkemece gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak tüketici hakem heyetinin kararının usule ve yasaya uygun olması halinde kararın onanması ve itiraz davasının reddine karar verilmesi, tüketici hakem heyetinin kararının usul ve yasaya aykırı olması halinde kararın iptaline ve itiraz davasının kabulüne karar verilmesi, tüketici hakem heyeti kararının gerekçesi hatalı ise gerekçenin düzeltilmesi suretiyle onanmasına karar verilmesi yahut maddi hatalar söz konusu ise düzelterek onanmasına karar verilmesi mümkündür.

Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.

The post Paramı Alamıyorum, Para İadesi Yapmayan Firmayı Nereye Şikayet Edebilirim ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim? https://www.selcukluhukuk.com/yeni-ev-aldim-kiraci-cikmiyor-ne-yapabilirim/ Tue, 28 May 2024 08:49:13 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2590 Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim? Yeni ev aldım kiracı çıkmıyor ne yapabilirim sorusunun cevabına basit bir şekilde izah edeceğiz. Yeni malik, kiracısının evden çıkmasını istiyor ise, evi mülkiyetine geçirir geçirmez, bir ay içerisinde, bu yönde bir yazılı bildirimde bulunmalı, bunu müteakip altı ay sonra da taliye davası açmalıdır. Eğer yeni malik, bir aylık [...]

The post Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>

Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim?

Yeni ev aldım kiracı çıkmıyor ne yapabilirim sorusunun cevabına basit bir şekilde izah edeceğiz. Yeni malik, kiracısının evden çıkmasını istiyor ise, evi mülkiyetine geçirir geçirmez, bir ay içerisinde, bu yönde bir yazılı bildirimde bulunmalı, bunu müteakip altı ay sonra da taliye davası açmalıdır.

Eğer yeni malik, bir aylık süreyi kaçırmış ise, kira sözleşmesinin sona ermesinden sonraki bir ay içinde yine gereksinim nedeniyle tahliye davası açabilir. Bu konu aşağıda genel hatlarıyla izah edilmeye çalışılmıştır.

 

 Yeni Ev Sahibinin Kiracıyı Tahliyesi

Yeni malikin gereksinimi

MADDE 351-

(1)     Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir.

(2)     Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir.

 

Türk Borçlar Kanunu’nun 310. maddesi gereğince, bir kiralanan taşınmazın üçüncü kişiye devredilmesi durumunda, yeni malik, mevcut kira ilişkisinin tarafı olacaktır. Bunun için yeni malikin ayrıca bir işlem yapmasına gerek yoktur.

Kiralananın devredilmesi farklı şekillerde olabilir. Bunlar, satış, bağışlama, miras payı sözleşmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, cebri icra, trampa gibi çok farklı şekiller olabilir. Bunun tek istisnası kamulaştırma olup kamulaştırma ile devirde kira ilişkisi doğrudan sona erer.

  • Yeni Ev Sahibinin İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası Şartları

“YeniMalik Olma: TBK md. 310 ve 351’e göre, yeni malik tahliye davası açabilir. Ancak TBK md. 351, malikten değil “kiralananı sonradan edinen kişiden” bahsetmektedir. Yani kapsamı malikten geniştir. Bu kapsamda intifa hakkı ve oturma hakkı sahipleri, taşınmazı ihale ile alan ihale alıcısı da bu davayı açabilir. Buna karşın;

  • Kira sözleşmesini imzalayan fakat sözleşme tarihinde malik olmayan kiraya veren, sonradan malik olursa bu davayı açamaz (Mehmetoğlu, H. (2019). Kiralananın El Değiştirmesi ve Yeni Malikin Gereksinim Nedeniyle Fesih Hakkı (1. Baskı). İstanbul: On İki Levha Yayıncılık, s. 181; Acar, F. (2017). Kira Hukuku Şerhi (4. Baskı). İstanbul: Beta Yayınevi, s. 235; Çevik Öktem, S. (2016). Kira Sözleşmesine Etkisi Bakımından Kiralananın Devri ve Sınırlı Ayni Hakka Konu Olması, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul, s. 252.).
  • Taşınmazda zaten payı olan, sonradan diğer payları da alan kişi, yeni malik olduğu iddiasıyla bu davayı açamaz (Yargıtay 6. HD. E. 4938, K. 6758, K.T: 13.06.2005, E.T: 24.08.2019)
  • Mirasçıların durumu tartışmalıdır. Mirasçıların malik olmaları bir işleme gerek kalmaksızın gerçekleştiğinden bir “edinmeden” bahsedilemez. Fakat Yargıtay bir kararında farklı bir görüş ileri sürülmüştür. Bu sebeple somut olaya göre karar vermek daha doğru olacaktır.
  • Satış açıkça muvazaalı ise bu durumda tahliye davası reddedilecektir.
  • Taşınmaz üzerine icra takibi ile haciz koyduran alacaklı, yeni malik değildir; mülkiyeti edinmemiştir. Dolayısıyla yeni malik sıfatıyla tahliye davası açamaz.

Maliklerin birden fazla olması durumunda tahliye davası birlikte açılabilir. Paylı mülkiyet durumunda ortaklardan biri, diğerlerinin rızasıyla davayı tek başına açabilir. Ancak miras gibi elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu durumlarda dava da birlikte açılmalıdır.

Taşınmazın Tapuya Kayıtlı Olması: Taşınmaz tapuya kayıtlı değil ise, yeni malik, gereksinim nedeniyle tahliye davası için TBK md. 351’e müracaat edemez. Bunun için kira sözleşmesi bakımından genel nitelikli olan “ihtiyaç nedeniyle tahliye” davası açabilir. Konuya ilişkin detaylı bilgi için şu makalemize bakabilirsiniz:

İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI

Yazılı bildirim: Yazılı bildirim, yeni malikin gereksinim nedeniyle mevcut kiracıyı çıkarabilmesi için gereklidir. Eğer yeni malik birden fazla kişi ise, bu durumda yazılı bildirimin birlikte yapılması gerekir. Aksi durumda bildirim geçersiz olacaktır.

Edinme Tarihinden İtibaren Bir Ay İçinde Bildirim Yapılmalı/Altı Ay Sonra Dava Açılmalıdır: Kural olarak taşınmazın maliki olmak için bu durumun tapuya şerh edilmesi gerekir. Buna karşın bazı istisnai durumlarda edinme şerhten önce gerçekleşir. Örneğin mahkeme ilamına dayalı kazanımlar ya da icradan ihale yoluyla satın alınan taşınmazlar açısından, ihale tarihi ya da ilamın kesinleştiği tarih edinme tarihidir. Bu durumlar, tapuya tescilden önce yeni malikin ihtarname gönderilebileceği durumlara örnek olarak verilebilir.

Taşınmazın edinildiği gün ve ihtarnamenin kiracının hukuki alanına vardığı gün de bir aylık hesaba dahildir.

Bildirim uygun şekilde yapıldıktan sonra, bu bildirim, altı ay sonra dava açılması hakkını korumaktadır. Altı aylık süre, ihtarnamenin tebliğ olmasından sonra başlamaktadır. İhtarnamede daha uzun bir süre öngörülmüş ise o tarih geçerlidir.

TBK md. 351/2 hükmüne göre ise Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir.

Kiracılık İlişkisinin Tapuya Şerh Edilmemiş Olması: Kiracılık hakkının tapuya şerh edilmesinin en önemli sonucu, yeni malikin gereksinim nedeniyle tahliye hakkını, kira ilişkisinin sonuna kadar engelleyebilmesidir. Zira tapuya şerh edilen bir kiracılık hakkı, bu hak dolana kadar sonlandırılamayacaktır. Türk Borçlar Kanunu m. 312 kiracıyı koruyan bir hüküm olup, yeni malikin tüm koşullar oluşmuş olsa bile kiracıyı kiralanandan çıkarabilmesini önleyici bir işleve sahip olduğu görülmektedir.

Buna göre, 1.1.2024 tarihinde yapılan ve 15 yıllık olan bir kira sözleşmesi tapuya şerh edilmiş ise, taşınmazı 1.1.2028 tarihinde devralan yeni malik, ihtarname çekmek suretiyle kiracıyı tahliye edemez; sözleşmede öngörülen sürenin sona erme tarihini (1.1.2039) beklemelidir.

 

Yeni Malikin Kiralanana Gereksinim Duyması: Yeni malikin kendisi, konut veya işyeri gereksinimi içi tahliye davası açabilir. Bu ihtiyaç samimi olmalıdır. Yargıtay’a göre, konut gereksinime dayalı olarak başka bir konutta kirada oturmak şartı aranmaktadır. Buna karşın işyeri ihtiyacı bakımından durum farklıdır. İşyeri gereksinimine dayalı olarak tahliye davası açabilmek için kişinin işyerinden ayrılma tehlikesi ya da yeni taşınmazın çalışma ortamı için daha uygun olması şartları aranmaktadır Kişinin işsiz olması, mevcut işyerinden tahliye edileceğinin açık olması gibi durumlar samimi bir işyeri ihtiyacı olarak değerlendirilmiştir

Yeni Malikin Yakınlarının Kiralanana Gereksinim Duyması: Yeni malik, eşi, altsoyu, (çocukları, torunları, torunlarının çocukları), üstsoyu (anne-babası, büyükbaba ve büyükannesi) veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin de işyeri ve konut ihtiyacı nedeniyle gereksinim nedeniyle tahliye davası açabilir. Yargıtay tarafından Yeni malikin bakmakla yükümlü olduğu kişiler arasında yeğeni de dahil edilmiştir. Ancak boşanan eski eşin ihtiyacına dayalı olarak tahliye davası açılamaz. (Mehmetoğlu, s. 184)

Yargıtay bunun kapsamını geniş tutmaktadır. Öyle ki, Yargıtay’a göre, hayvan barındırma amacıyla yapılan tahliye talepleri de makuldür. Yargıtay yakın tarihli kararında kiralananı satın alan yeni malikin büyükbaş hayvan besiciliği yaptığını, hayvanlarının eski beslediği yere sığmaması sebebiyle bu yeni arsayı aldığını belirtmiştir. Buna bağlı olarak yeni malikin kiracıya yapmış olduğu tahliye bildiriminin geçerli olduğunu belirterek ihtiyaca dayalı olarak hükmü bozmuştur.

  • Tahliye Davası Ne Kadar Sürer?

Mahkemelerin davaları sonuçlandırmaları açısından kesin bir süre yoktur. Buna karşın, davanın niteliği, tarafların iddiası, iş yoğunluğu yargılama süresi üzerinde etkili olabilmektedir.

Yeni malikin açacağı dava, gereksinim nedeniyle tahliye davasıdır. Bunun için ihtiyacın samimi olduğunun ortaya konulması için, tanık delili, banka hesap kayıtları, iş durumu, tapu kayıtları gibi belgelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu belgelerin sunulmasındaki aksaklık dahi dava süresini uzatabilir. Buna karşın, bu iddiayla açılacak dava ortalama olarak 1-1.5 yıl sürebilecektir.

  • Yeni Ev Aldım Kira Bedeli Ne Kadardır?

Yeni malik, eski kira sözleşmesinin tarafı olmaktadır. Dolayısıyla eski kira bedeli üzerinden sözleşme devam eder. Sözleşmenin uzama döneminde ise eski kira bedeli üzerinden mevzuata uygun şekilde kira zammı yapılabilir.

  • Yeni Ev Sahibi Kiraya Zam Yapabilir Mi?

Yeni malik, yalnızca taşınmazın yeni maliki olduğu gerekçesiyle kiraya zam yapamaz. Yeni malik, eski kira sözleşmesinin yeni tarafı olmaktadır. Eski kira sözleşmesi devam etmektedir. Bu nedenle yeni malik, kira uzama dönemlerinde mevzuata uygun şekilde zam yapabilir.

  • Yeni Malikim. Eski Kira Sözleşmesi Yapılalı 5 Yılı Geçmiş. Ne Yapmalıyım?

Yeni malik, eski kira sözleşmesine taraf olduğundan, eski kira sözleşmesi beş yıllık kira uzatım dönemini tamamlamış ise, kira bedel tespit davası açılabilir. 5 yıllık sürenin nasıl hesaplandığına dair şu makalemize bakabilirsiniz:

KİRA BEDELİ TESPİT DAVASI NEDİR ?

  • Kiracı Tahliyesi Sonrası Yeniden Kiraya Verilebilir Mi?

Dava gereksinim nedeniyle açılmaktadır. Eğer bu gerekçeye dayanılarak tahliye kararı alınır ise, kanun koyucu, TBK md. 355 hükmüyle, üç yıl boyunca bu taşınmazın tekrar kiraya verilemeyeceğine hükmetmiştir.

İlgili kural şu şekildedir:

(1)     Kiraya veren, gereksinim amacıyla kiralananın boşaltılmasını sağladığında, haklı sebep olmaksızın, kiralananı üç yıl geçmedikçe eski kiracısından başkasına kiralayamaz.

(2)     Yeniden inşa ve imar amacıyla boşaltılması sağlanan taşınmazlar, eski hâli ile, haklı sebep olmaksızın üç yıl geçmedikçe başkasına kiralanamaz. Eski kiracının, yeniden inşa ve imarı gerçekleştirilen taşınmazları, yeni durumu ve yeni kira bedeli ile kiralama konusunda öncelik hakkı vardır. Bu hakkın, kiraya verenin yapacağı yazılı bildirimi izleyen bir ay içinde kullanılması gerekir; bu öncelik hakkı sona erdirilmedikçe, taşınmaz üç yıl geçmeden başkasına kiralanamaz.

(3)     Kiraya veren, bu hükümlere aykırı davrandığı takdirde, eski kiracısına son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlüdür.

 

 

 

The post Yeni Ev Aldım Kiracı Çıkmıyor Ne Yapabilirim? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Cumhurbaşkanına Hakaret Cezası Ne Kadardır? https://www.selcukluhukuk.com/cumhurbaskanina-hakaret-cezasi-ne-kadardir/ Fri, 17 May 2024 13:16:41 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2560 Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ve Cezası Cumhurbaşkanına Hakaret Cezası Ne Kadardır? Cumhurbaşkanına hakaret suçu ve cezası cumhurbaşkanına hakaret cezası ne kadardır sorusunu, kanundaki düzenleme ve suçun unsurlarını göre incelemeye çalışacağız. Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu TCK md. 299’da şu şekilde düzenlenmiştir:  (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2)  Suçun alenen işlenmesi [...]

The post Cumhurbaşkanına Hakaret Cezası Ne Kadardır? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ve Cezası Cumhurbaşkanına Hakaret Cezası Ne Kadardır?

Cumhurbaşkanına hakaret suçu ve cezası cumhurbaşkanına hakaret cezası ne kadardır sorusunu, kanundaki düzenleme ve suçun unsurlarını göre incelemeye çalışacağız. Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu TCK md. 299’da şu şekilde düzenlenmiştir:

 (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2)  Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.

(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

 

 

Buna göre Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun karşılığı 1-4 yıl arasında hapis cezasıdır. Eğer hakaret, alenen yapılırsa (örneğin kalabalık bir meydanda, sosyal medyada, televizyon aracılığıyla, basın yayın yoluyla gibi) verilen hapis cezası 1 yıl 2 ay ile 4 yıl 8 ay arasında değişebilecektir.

Cumhurbaşkanı, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü temsil eder. Dolayısıyla Cumhurbaşkanına hakaret devlete ve millete hakaret kabul edilmiş, milletin ve devletin şeref ve onurunu korumak adına bu makama yapılan hakaretler suç kabul edilmiştir.

Suçun unsurlarını açısından değerlendirildiğinde:

Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu herkes işleyebilir. Buna karşın, diplomatik temsilcilerin ve yasama dokunulmazlığına ve yasama sorumsuzluğuna sahip olan milletvekillerinin Cumhurbaşkanı’na hakaret etmeleri durumu istisnai nitelik taşımaktadır.

Hakaret doğrudan Cumhurbaşkanına yönelmelidir. Doğrudan Cumhurbaşkanı’na yönelmeyen şu ifadeler Yargıtay tarafından Cumhurbaşkanı’na hakaret olarak değerlendirilmemiştir: (Yargıtay 16. CD, K.T. 26.9.2017, E. 2016/3871, K. 2017/4964)

“”tutuklu polislerin tamamı tahliye olduğuna göre demek ki neymiş bu devleti sülük misali emenler paralelciler dediğiniz insanlar değil paralı ellermiş ALLAH’IN İZNİYLE GELİYORLAR KORKMA TİTRE…”

Cumhurbaşkanı’nın kendisine değil de onun yerine bu makama vekâleten bakan kişiye karşı ya da Cumhurbaşkanı’nın ailesine karşı yapılan hakaretlerin, eğer Cumhurbaşkanı’na etki eden, ona yansıyan bir yönü bulunmakta ise bu eylemin de Cumhurbaşkanı’na hakaret olarak değerlendirileceği, aksi durumda hakaret suçu kapsamında değerlendirileceği ifade edilmektedir.

 

Hakaret Suçu Nedir?

Hakaret suçu, insanın şerefine karşı suçlar arasında yer almaktadır. Hakaret, bireyin manevi varlığına karşı bir saldırıdır. Dolayısıyla kişinin maddi ve manevi varlığını korumak devletin temel vazifeleri arasında yer almaktadır (1982 Any. md. 17). Bu kapsamda Türk Ceza Kanunu sistematiğinde bireylerin şerefine, onuruna,  karşı hakaret suçu TCK md .125/1 ile şu şekilde tanımlanmaktadır:

Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

 

Hakaret Suçu Cezası Nedir?

Hakaret suçunun cezası farklı ihtimallere göre değişiklik göstermektedir. TCK md. 125/2’ye göre:

Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak 3 aydan 2 yıla kadar sahip cezası veya adli para cezası
Hakaretin mağduru muhatap alarak fakat sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi 3 aydan 2 yıla kadar sahip cezası veya adli para cezası
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası
Bir kimseye karşı, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı hakaret 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası
 Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası

 

Yukarıda sayılı haller dışında, hakaretin alenen işlenmesi durumunda, hükmolunan ceza 1/6 oranında arttırılır.

Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır. 

 

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Adli Para Cezası Bulunmakta Mıdır?

Hakaret suçunda, yukarıda görüldüğü üzere, adli para cezasına hükmedilebilmektedir. Fakat Cumhurbaşkanına Hakaret suçu bakımından adli para cezasına hükmedilemez. TCK md. 299 ile söz konusu suçun karşılığı olarak yalnızca hapis cezası öngörülmüştür.

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Sicile İşler Mi?

Mahkemenin kararı, hakaretin gerçekleştiği yönünde olursa farklı ihtimaller gündeme gelir. Buna göre:

2 Yıldan daha az hapis cezasına hükmedilmiş ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise, 5 yıl içinde bir suç işlenmemesi halinde hakaretten alınan ceza sicile işlenmez.

Hapis cezası, 2 yıl ve üzeri ise, bu durumda hapis cezası sicile işler.

Cumhurbaşkanına Hakaret Edeni Nasıl Şikayet Edilir?

Bir kişinin Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla her vatandaş, Cumhuriyet Başsavcılığı’na vereceği bir dilekçe ile durumu bildirebilir. Buna karşın bu suç tipi şikâyete tabi değildir. Kamu makamları resen inceleme başlatabilir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu için öngörülen zamanaşımı süresi ise 8 yıldır.

Adalet Bakanlığı’nın İzni Şart Mıdır?

TCK md. 299/3’e göre Adalet Bakanlığı’nın izni alınarak fail hakkında kamu davası açılabilir. Yargıtay, Cumhurbaşkanı’na “şerefsiz” diyen birine açılan kamu davasının izin şartını sağlamadığı için DÜŞME ile sonuçlanması gerektiğine şu şekilde hükmetmiştir: (Yargıtay 16. Ceza Dairesi, K.T. 14.9.2018, E. 2017/3601, K. 2018/2785)

“Ceza Muhakemesinde yargılama şartı yargılama yapılmasının bazı şartlara tabi tutulması olarak tanımlanmıştır. Mahkeme yargılama şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini re’sen araştırır. Burada söz konusu olan “şart” “olmazsa olmaz” (sine qua non) anlamındaki şarttır. Yani şartın bulunmaması yargılamaya engel olur, sanık cezalandırılamaz. İzin şartı da bir yargılama şartıdır. Kanun koyucu bazı suçlardan dolayı dava açılmasının uygunluğu bakımından tereddüte düşmüş ve tereddüt yenilinceye kadar dava açılmasın demiştir (Feridun Yenisey, Ayşe Nuhoğlu Ceza Muhakemesi Hukuku S.573 v.d) Bir yargılama şartı olan Adalet Bakanının izninin kural olarak soruşturma aşamasında alınması gerekmektedir. Ancak izin alınmadan açılan kamu davasını yanlışlıkla kabul eden mahkemenin durumu fark ettiğinde derhal DURMA kararı vererek izin talep etmesi izin verilirse yargılamaya devam ederek hüküm kurması, izin verilmez ise CMK 223/8 maddesi uyarınca DÜŞME kararı vermesi gerekmektedir.”

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Nasıl İspatlanır?

İspat, çeşitli araçla olmaktadır. Sosyal medya hesabından yapılan paylaşım, yazılı beyanlar ya da kamera kayıtları bu açıdan delil olacaktır. Diğer yandan elde edilen delilin meşru yollarla elde edilmiş olması önemlidir.

Delil değerlendirmek bakımından yargısal makamlar, siyasi eleştiri ile hakaret arasında bir denge tutturmak durumundadır. Yargıtay’a göre: (Yargıtay K.T. 19.10.2021, E. 2017/16-1106, K. 2021/481)

“Demokratik bir toplumda siyasetçilere diğer siyasetçileri, hükûmet mensuplarını ve kamu görevlilerini eleştirme ve onlar hakkında yorum yapma hakkı tanınmış olduğu, seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran ve çıkarlarını savunan, seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu, bu sebeple müdahale eğer bir siyasetçinin ifade özgürlüğüne yönelik ise başvuruların çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerektiği göz önüne alındığında ve sanığın konuşma içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sözlerinin ağır eleştiri niteliğinde olup mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyuta ulaşmadığı, bu nedenle sanığa atılı Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.

 

Cumhurbaşkanına Hakaret Sadece Sözle Mi Olur?

Cumhurbaşkanı’na hakaret sözle olabileceği gibi davranışla da olabilir. Örneğin Cumhurbaşkanlığı forsu da bulunan bir afişin öfke ve hiddetle yırtılması bu şekilde hakaret olarak değerlendirilmiştir: (Yargıtay 6. CD, K.T .29.12.2017, E. 2016/5170, K. 2017/5835)

“Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk … ile sanıklar … ve …’ın 02.06.2015 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı …’ın Manisa ilinde gerçekleşecek açık hava toplantısı için asılan ve üzerinde Cumhurbaşkanlığı forsu ile Sayın Cumhurbaşkanının resmi bulunan afişleri yırtmak suretiyle gerçekleşen eylemlerinin Cumhurbaşkanına hakaret eylemi kapsamında kaldığı gözetilmeden suça sürüklenen çocuk ve sanıkların mahkumiyetleri yerine beraatlerine karar verilmesinde isabet görülmemiştir”

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçundan Tutuklama Olur Mu?

Eğer şartlarının oluştuğu düşünülmekte ise ,Cumhurbaşkanı’na hakaret dolayısıyla tutuklama kararı verilebilir. Fakat bu suç tipi, tutuklama şartlarını taşıyıp taşımadığı gözetilmeyen katalog suçlar arasında değildir. Bu nedenle ilgili suç tipi nedeniyle tutuklama kararı verilmesi, tartışmalıdır.

Cumhurbaşkanına Hakaret Davası Nasıl Sonuçlanır?

Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yapılan yargılamalar açısından, davanın nasıl sonuçlanacağına dair baz prensipler belirlemiştir. Bu prensipler aynı zamanda, delillerin ve ifadelerin değerlendirilmesine dair ölçütlerdir. Buna göre, sanığın, Cumhurbaşkanına karşı olan hakaret: (Yargıtay 16. CD., 2019/11164 E., 2020/2033 K., Karar Tarihi:13.03.2020)

  • Sanığın eyleminin toplumun gelişmesine katkı sunan bir değer içerip içermediği,
  • Söylendiği ortam ve zamanlama itibariyle toplumsal barışı ve kamu düzenini sarsıp sarsmadığı ya da bozma riski taşıması ve
  • Eleştiri sınırını aşarak açık bir şekilde Cumhurbaşkanının onur, şeref ve saygınlığına yönelik olup olmadığını değerlendirmektedir.

Bu kapsamda, Yargıtay, şu değerlendirmeyi ve açıklamayı siyasi eleştiri olarak değerlendirmiştir: (Yargıtay K.T. 19.10.2021, E. 2017/16-1106, K. 2021/481)

“Emniyet görevlilerince düzenlenen CD çözüm tutanağına göre; … ili, Cumhuriyet Meydanında sanık tarafından yapılan konuşma metninin “…Sadece ve sadece bize Atatürk’ün koyduğu laik, demokratik hukuk Türkiye Cumhuriyetinde kardeşçe yaşarken saraya gönderdiğimiz saray (…). 400 vekil, 131 oldu 131. 400 vekile 400 şehit hesabı mı yaptın utanmıyor musun Allahtan korkmuyor musun, sana vahiyle mi geldi bu hükümet Allah’ın kitabında mı var … Türkiye’nin başına bela olacak diye. Özel mi gönderildin, hangi projesin sen nesin git kardeşim otur çoluğunun çocuğunun yanında ayakkabı kutularındaki parayı say ömrünü tamamlarsın zaten. … Elini şehit cenazesi tabutu üzerine koyarak kibirli bir şekilde kimseye hava atamazsın.(…)”

Siyasi eleştiriler ağır da olabilir. Önemli olan eleştiri seviyesinde kalmasıdır. Buna göre: (Yargıtay 16. Ceza Dairesi, K.T. 6.3.2020, E. 2020/2262, . 2020/1804)

 “Sanığın, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde 31/07/2016 tarihinde Cumhurbaşkanı … ve 11. Cumhurbaşkanı ….’ün resimlerinin üst tarafına “şimdi anladınız mı düzmece bir darbe sonrasında neden bahar temizliği yapıldığını.. Şeriata çeyrek kala” ve 16/07/2019 tarihinde “…sırf başkanlığı garantilemek için oynadığın bu oyunda gencecik askerleri pis yobaz yandaşların önüne attınoyundan habersiz mehmetçiklerin kafasını kestirdin…yıllardır döktüğün kanda boğulmanı dilerim.” şeklindeki paylaşımlarının Cumhurbaşkanına hakaret eylemi olarak değerlendirilerek Türk Ceza Kanunu’nun 299/3. maddesi uyarınca kovuşturma izni verildiği, sanığın Cumhurbaşkanına yönelik, bahse konu sözleri içeren paylaşımlarda bulunmak suretiyle üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olduğu gözetilmeden, sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”

Fakat Cumhurbaşkanı’nın doğrudan şahsına yönelen ifadeler hakaret olarak kabul edilmiş ve Yargıtay tarafından Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun maddi unsuru olarak değerlendirilmiştir: (Yargıtay 16. Ceza Dairesi, K.T. 28.1.2021, E. 2020/7346, K. 2021/271)

“Sanığın 19/07/2016 tarihinde Facebook hesabında “Gönder gitsin, darbeye destek vermiyorum ama tayyiti sizin gibi baştacı da etmiyorum” şeklinde paylaşımda bulunduğu somut olayda; Mahkemece, her ne kadar sanığın paylaşımının yer ve zaman unsurları da dikkate alındığında, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğinde bulunduğu ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle atılı suçun yasal unsurları bulunmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmiş ise de; sanığın Cumhurbaşkanına hitaben kullandığı “Tayyit” şeklindeki sözün incitici, küçük düşürücü ve Cumhurbaşkanının toplum içindeki saygınlığını zedeleyici mahiyette olması nedeniyle hakaret vasfı taşıdığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”

Hakaret Davası Kaç Yıl Sürer?

Ceza yargılaması bakımından net bir süre tahmini yapılamaz. Buna kaşrın uygulamada genel olarak şöyle bir süre hesabından bahsedilebilir:

  • İlk derece mahkemesinde 1-2 yıl
  • Bölge Adliye Mahkemesinde (İstinaf) 1-2 yıl
  • Yargıtay’da (Temyiz) 2-3 yıl sürer.

Hakaret Davasında Tazminat Talep Edilebilir Mi?

Cumhurbaşkanına hakaret davasında tazminat talep edilemez. Tazminat, hukuk yargılamasında talep edilebilir. Bunun için Cumhurbaşkanı, kişilik haklarının zedelendiği gerekçesiyle, hakaret edene karşı bizzat manevi tazminat davası açabilir.

Hakaret Davası Açma Ücreti Ne Kadar?

Ceza yargılamasında, hakaret davasının açılması açısından bir bedel söz konusu değildir. Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulabilir. Buna karşın davanın, müşteki sıfatıyla bir avukat tarafından takip edilmesi durumunda, vekalet ücreti gündeme gelecektir. Bu konudaki yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

The post Cumhurbaşkanına Hakaret Cezası Ne Kadardır? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
ŞİRKET AVUKATI NEDİR ? (ANKARA ŞİRKET AVUKATI) https://www.selcukluhukuk.com/sirket-avukati-nedir-ankara-sirket-avukati/ Thu, 09 May 2024 20:14:35 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2542 Şirket Avukatı Nedir? (Ankara Şirket Avukatı) Ankara şirket avukatı ya da İstanbul şirket avukatı şeklinde bir sınıflandırma doğru olmayacaktır. Şirket avukatı daha doğrusu şirketler ve ticaret hukuku alanında hizmet veren avukatlık büroları, takım arkadaşlarının yetkinlik ve sayılarına göre birçok ildeki dosyalarda hizmet verebilmektedir. Ankara merkezli büromuz şirket avukatlığı konusunda birçok ilde müvekkillerine hizmet vermektedir. Şirket [...]

The post ŞİRKET AVUKATI NEDİR ? (ANKARA ŞİRKET AVUKATI) appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Şirket Avukatı Nedir? (Ankara Şirket Avukatı)

Ankara şirket avukatı ya da İstanbul şirket avukatı şeklinde bir sınıflandırma doğru olmayacaktır. Şirket avukatı daha doğrusu şirketler ve ticaret hukuku alanında hizmet veren avukatlık büroları, takım arkadaşlarının yetkinlik ve sayılarına göre birçok ildeki dosyalarda hizmet verebilmektedir. Ankara merkezli büromuz şirket avukatlığı konusunda birçok ilde müvekkillerine hizmet vermektedir. Şirket avukatı nedir ya da şirket avukatı nasıl seçilir gibi çeşitli soruların cevapları aşağıda kısaca izah edilmiştir.

Şirket Avukatı Nedir? Şirket Avukatı Ne İş yapar?

Şirket avukatları, aylık belli bir ücret karşılığında bir şirketin hukuki işlerini yöneten profesyonellerdir. Şirket avukatları, şirket dışında sözleşmeli olarak veya şirket içinde bağlı olarak çalışırlar. Şirketin yasal gereksinimlerini karşılamak için çeşitli hukuki konularda danışmanlık yaparlar. Şirketin dava ve icra dosyalarının takibi sağlarlar.

Şirketler Avukat Bulundurmak Zorunda Mıdır?

Türk hukuk sistemi, işletmelerin hukuki açıdan daha güvenli bir şekilde faaliyet göstermelerini sağlamak amacıyla bazı şirketlere avukat bulundurma zorunluluğu getirmiştir. Bu zorunluluk, Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir.

Anonim Şirketler: Esas sermayesi 1.250.000 TL ve üzeri olan anonim şirketler, sözleşmeli avukat bulundurmak zorundadır.

Yapı Kooperatifleri: Üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri de aynı şekilde sözleşmeli avukat bulundurmak zorundadır.

Anonim şirketler veya yapı kooperatifleri sözleşmeli olarak bir avukatla anlaşmazlar veya bünyelerinde bir avukat istihdam etmezlerse bu konuda haklarında ceza uygulanacaktır. Şirket avukatı bulundurma zorunluluğuna uymamasının cezası, avukat bulundurulmayan her ay için brüt asgari ücretin iki katı kadar idari para cezasıdır. Yani 2024 yılı için bu ceza aylık 40.005,00 TL, yıllık 480.060,00 TL tutarındadır.

Şirket Avukatının Görevleri ve Sorumlulukları Nelerdir?

  • Hukuki Danışmanlık: Şirket avukatı, şirketin faaliyetleri sırasında hukuki konularda danışmanlık yapar. Bu danışmanlık hizmetleri daha çok, ticari sözleşmeler, ticari alım satımlar, senet ve çek gibi evrakların kullanımları, telif hakları, marka tescili, şirketler hukuku, kişisel verilerin korunması gibi konuları içerir. Ancak şirket avukatının verebileceği danışmanlık kapsamı bunlardan çok daha geniştir.

 

  • Dava ve İcra Takipleri: Şirket avukatı, şirketi mahkemede temsil eder ve dava süreçlerini yönetir. Ayrıca icra takipleri ve tahkim süreçleriyle ilgilenirler. Bu noktada şirket avukatı, dava veya uyuşmazlık konusu olayla ilgili tüm evrak ve delilleri toplar, bunları bir hakim gibi inceler, muhtemelen neticeleri ve riskleri şirket yöneticileri ile paylaşarak sürpriz sonuçları engellemeye çalışır.

 

  • İş Hukuku: İş hukuku alanında çalışan şirket avukatları, işçi hakları, işten çıkarmalar, iş sözleşmeleri ve işçi sağlığı ve güvenliği gibi konularda danışmanlık yapar. Gerektiğinde iş sözleşmelerinin, işçiler hakkında tutulacak tutanakların düzenlenmesine yardım eder. Bunun yanında işçilerin kıdem veya ihbar tazminatı hak edip etmediği konularında insan kaynakları birimlerine yardımcı olur.

 

  • Şirket İçi Eğitim: Şirket avukatları, gerektiğinde çalışanlara hukuki konularda eğitim verir ve şirket politikalarını uygulamalarını sağlar. Örneğin pazarlama görevlilerinin (plasiyer) şirket adına aldıkları çek ve senetlerde nelere dikkat edileceğini öğrenmeleri gerektiğinde şirket avukatı bu konuda çalışanlara bir eğitim verebilir.

Şirket Avukatı Nasıl Seçilir?

Şirket avukatı seçerken, hukuki uzmanlık alanlarına dikkat edilmelidir. İş hukuku, ticaret hukuku, icra hukuku gibi alanlarda deneyimli bir avukat tercih edilmelidir.

Referanslar ve geçmiş çalışmalar incelenmelidir.

İyi iletişim becerilerine sahip bir avukat seçilmelidir.

Özellikle uygulamada mesai saatleri içinde dahi avukatların telefonlara çıkmadığı sıkça şikayet edilen bir konudur. Bu anlamda avukatınıza telefonla ulaşamasanız bile aynı gün içerisinde size geri dönüş yapıp yapmadığına dikkat etmeniz gereklidir.

ankara şirket avukatı

Şirket Avukatı Hangi Davalara Bakar?

Şirket avukatı şirketle ilgili çok çeşitli davalara bakabilir. Örnek olarak sayılacak olursa;

Şirket avukatının bakacağı davalar alım satım, kiralama sözleşmelerinden kaynaklı alacak davaları olabilir.

Rakip firmaların veya müşterilerin hatalı veya karalayıcı davranışlarından dolayı tazminat davaları olabilir.

Taraflar arasında imzalanan sözleşmelere aykırı davranışlarla ilgili davalar da şirket avukatı tarafından takip edilir.

Firmanın isim hakkının korunması davalarına şirket avukatı bakabilir.

İşçilerin açtığı tazminat veya alacak davaları , işten çıkarmalarla ilgili işe iade davaları, iş kazasından kaynaklı maddi veya manevi tazminat davaları şirket avukatlarının baktığı davalardır.

Şirket çalışanlarının veya faaliyetlerinin 3. Kişilere verdiği zararlarla ilgili (mesela trafik kazası) davalara şirket avukatı katılır.

Şirketin fikri mülkiyet haklarını korumak için dava açabilir.

Şirket aleyhinde kesilen para cezalarının iptali için dava açabilir.

Şirketin alacaklı veya borçlu olduğu icra takiplerini yönetir. Hacizlere gider.

Yukarıda sayılan örnekler dışında pek iş veya işlem şirket avukatı tarafından gerçekleştirilir.

Şirket Avukatı Tarafından Verilen Hukuki Danışmanlık Hizmetleri

Şirket avukatları, şirketin iş yapış biçimini yasal olarak optimize etmek için hukuki danışmanlık hizmetleri sunar.

  • Önleyici hukuk danışmanlığı:  muhtemel veya potansiyel hukuki sorunların ortaya çıkmasını engellemeye odaklanan bir hukuk hizmeti türüdür. Şirket hukuk danışmanları, işletmenin karşılaşabileceği hukuki sorunları önceden tanımlayarak bu sorunların ortaya çıkmasını engellemeye çalışır. Şirket avukatının en önemli rolü önleyici hukuk danışmanlığı alanında ortaya çıkar. Şirket avukatları, pek çok ciddi sorun daha ortaya çıkmadan müdahale ederek şirketi ciddi bedeller ödemekten kurtarabilir.

 

  • Şirket Kuruluşu ve Yönetimine İlişkin Hukuk Danışmanlığı: Şirketin kuruluşundan tasfiyesine kadar tüm hukuki prosedürlerde yol gösterir.

 

  • İş Hukuku Danışmanlığı: İşçi hakları, iş sözleşmeleri, işten çıkarmalar gibi iş hukuku konularında danışmanlık yapar.

 

  • Sözleşmeler Hukuku Danışmanlığı: Şirketin hazırladığı ve karşı taraftan gelen tüm sözleşmelerin kontrolünü sağlar. Şirket adına gerekli sözleşmeleri hazırlar.

 

  • Ticaret Hukuku Danışmanlığı: Ticari anlaşmaların hazırlanması ve değerlendirilmesi konusunda yardımcı olur.

 

  • Vergi Hukuku Danışmanlığı: Vergi yasalarına uyum sağlama konusunda rehberlik eder.

 

  • Fikri Mülkiyet Hukuku Marka ve Patent Danışmanlığı: Şirketin fikri mülkiyet haklarını korumak için danışmanlık yapar.

 

  • Rekabet Hukuku ve Regülasyonları Alanında Hukuk Danışmanlığı: Rekabet hukuku konularında bilgi sağlar.

 

  • Bilişim Hukuku Danışmanlığı: Teknoloji ve bilişim alanındaki hukuki konularda yardımcı olur.

 

  • KVKK Uyum Danışmanlığı: Kişisel verilerin korunması konusunda danışmanlık yapar.

 

  • Online Hukuk Danışmanlığı: Şirketlerin sosyal medya platformlarında veya internette yaşadıkları sıkıntılarla ilgili konularda rehberlik eder.

Bu başlıklar dışında şirket avukatı yasal riskleri azaltmak için şirkete rehberlik eder.

Şirket Avukatının İlgilendiği İcra Takipleri ve İcra Davaları

Şirket avukatları, alacak tahsilatı için icra takipleri yapar.

Şirket adına düzenlenmiş çek ve senetleri icra takibine koyar. Gerektiğinde borçlu tarafın mal kaçırmasını engellemek için mahkemeden ihtiyati haciz kararı alır ve tebligat yapılmaksızın doğrudan borçlu tarafa hacze gidilmesini sağlar.

Sözleşme, fatura ve sevk irsaliyeleri , e-posta yazışmaları, banka dekontları ile de icra takibi başlatabilir.

Şirket avukatı, açılan icra takipleri ile ilgili davalara da katılır.

İşçiler aleyhinde açılan ve işçilerin maaşına haciz konulan dosyalarda gerekli yazışmayı şirket adına yapar.

İş Hukuku Alanında Şirket Avukatı Ne Hizmet Verir?

İşçi davalarında, şirketler çeşitli sorunlarla karşılaşabilir. İş hukuku alanında işçi ile işveren arasındaki ilişkiyi düzenleyen yasal düzenlemeler ve uyuşmazlıklar, bu sorunların temelini oluşturur. İşte işçi davalarında şirketlerin sıkça karşılaştığı bazı sorunlar aşağıda listelenmiş olup şirket avukatı sorunların çözülmesinde kilit rol oynar.

  • İşten Çıkarma ve İşten Çıkarma Nedenleri: İşverenler, işçileri işten çıkardıklarında yasal prosedürlere ve işçinin haklarına uygun davranmalıdır. İşten çıkarma nedenleri, işçinin performansı, disiplinsiz davranışları, ekonomik sebepler veya işletme gereksinimleri gibi faktörlere dayanabilir. Ancak işten çıkarma işlemi haksız veya hukuka aykırı yapıldığında işçi dava açabilir. Uygulamada şirket avukatı olmayan firmaların genellikle bu konuda prosedüre uymamaları sebebi ile davaları kaybettiği görülmektedir.

 

  • İşçi Ücretleri ve İhbar Tazminatı: İşçi ücretleri, maaş artışları, fazla mesai ücretleri ve diğer ödemeler işçi davalarının sıkça ele alındığı konulardır. İhbar tazminatı da işçinin işten çıkarılması durumunda gündeme gelir. İşçinin maaşının sigortaya bildirilenden farklı olması da bu kapsamda değerlendirilir. Şirketlerin karşılaştığı bu sorunlar şirket avukatının danışmanlığında kalıcı şekilde çözüme kavuşturulabilir.

 

  • İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları: İşçi davalarında iş kazaları ve meslek hastalıkları önemli bir yer tutar. İşverenler, işçilerin güvenli çalışma koşullarını sağlamakla yükümlüdür. İş kazaları veya meslek hastalıkları sonucu işçi tazminat talep edebilir. Bu tazminatlar işçinin yaşına ve aile durumuna göre değişmekle birlikte milyonlarca lirayı bulmakta firmaların iflas etmesine sebep olmaktadır. Bu sebeple gerek önleyici hukuk danışmanlığı gerekse iş hukuku danışmanlığı hizmetleri ile şirket avukatları bu konuda firmaları ciddi derecede kâra geçiren hizmetler sunmaktadır.

 

  • Mobbing ve Taciz: İşyerinde mobbing (psikolojik şiddet) veya cinsel taciz gibi durumlar işçi davalarında sıkça ele alınır. İşverenler, bu tür durumları önlemek ve işçileri korumakla yükümlüdür. Şirket avukatları bu konuda hemen inisiyatif alarak sorunu büyümeden engelleyebilir.

 

  • İş Sözleşmeleri ve İş yeri Yönetmelikleri: İşçi davalarında iş sözleşmeleri, tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenler. İşçi veya işveren, iş sözleşmesine aykırı davranışlardan dolayı dava açabilir. İş yerinin iç işleyişini düzenleyen, genel kurallardan ziyade yer işyerinin kendine özgü sistemini yansıtan işyeri yönetmelikleri şirket içi sistemin nasıl işleyeceğini ve kuralların nasıl uygulanacağını detaylandırır. Şirket avukatları işyeri yönetmeliklerinin hazırlanmasında önemli rol oynar.

 

  • İşe İade Davaları: Belli şartlarda işten çıkarılan işçi, haksız veya hukuka aykırı işten çıkarıldığını düşünüyorsa işe iade davası açabilir. Bu tür davalarda işverenler işçinin işten çıkarılma nedenini kanıtlamak zorundadır. Aksi halde 8 maaşa kadar tazminat ödemek zorunda kalabilir. Bu noktada şirket avukatının danışmanlığı çok önem arz eder.

 

  • Arabuluculuk Toplantıları: İşçi davalarında dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunludur. Diğer bir deyişle işçi davaları dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinin yürütülmesi gereken davalardır. Bu toplantılarda işverenlerin şirket avukatı tarafından temsil edilmesi önem arz eder. Şirket avukatı arabuluculuk sürecinde yapacağı görüşme ve müzakereler ile şirkete avantaj kazandırabilir, sorunları büyümeden çözebilir.

 

The post ŞİRKET AVUKATI NEDİR ? (ANKARA ŞİRKET AVUKATI) appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
VEKALET ÜCRETİ – AVUKATLIK ÜCRETİ NEDİR ? https://www.selcukluhukuk.com/vekalet-ucreti-avukatlik-ucreti-nedir/ Tue, 23 Apr 2024 13:19:48 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2493 Vekalet Ücreti – Avukat Ücreti Nedir Avukatın verdiği hizmetler karşılığı aldığı ücrete avukatlık ücreti veya vekalet ücreti denir. Avukatlık ücreti 2 türlüdür. Avukat ilk olarak iş sahibinden yani işini takip ettiği kişiden bir ücret alır. Avukat sadece bu işi takip etmesi sebebiyle bu ücrete hak kazanır. Avukatın aldığı ikinci vekalet ücreti bir nevi başarı vekalet [...]

The post VEKALET ÜCRETİ – AVUKATLIK ÜCRETİ NEDİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
Vekalet Ücreti – Avukat Ücreti Nedir

Avukatın verdiği hizmetler karşılığı aldığı ücrete avukatlık ücreti veya vekalet ücreti denir. Avukatlık ücreti 2 türlüdür. Avukat ilk olarak iş sahibinden yani işini takip ettiği kişiden bir ücret alır. Avukat sadece bu işi takip etmesi sebebiyle bu ücrete hak kazanır. Avukatın aldığı ikinci vekalet ücreti bir nevi başarı vekalet ücretidir, karşı taraftan alınır. Diğer bir deyişle avukatın takip ettiği iş dava veya icra takibi gibi bir işlemse ve işlemin sonucunda avukat başarılı olmuşsa avukat iş sahibinden aldığı paradan ayrı olarak karşı taraftan da bir ücret alır.

 

Avukatların alacakları ücretin alt ve üst sınırını Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı belirler.

2023-2024 yılı için belirlenen alt sınırları gösteren tablo aşağıdadır.

 

2023-2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT)

DAVA VE TAKİPLERİN DIŞINDAKİ HUKUKİ YARDIMLARDA ÖDENECEK ÜCRET
1. Büroda sözlü danışma – ilk 1 saate kadar 2.300 TL
  Takip eden her bir saat için 1.300 TL
2. Çağrı üzerine gidilen yerde sözlü danışma – ilk 1 saate kadar 4.800 TL
  Takip eden her bir saat için 2.500 TL
3. Yazılı danışma için – ilk bir saate kadar 4.800 TL
  Takip eden her bir saat için 2.300 TL
4. Her türlü dilekçe yazılması, ihbarname, ihtarname, protesto düzenlenmesinde 3.600 TL
5. Sözleşmeler ve benzeri belgelerin hazırlanması  
  a) Kira sözleşmesi ve benzeri 4.400 TL
  b) Tüzük, yönetmelik, miras sözleşmesi, vasiyetname, vakıf senedi ve benzeri belgelerin hazırlanması 19.000 TL
  c) Şirket ana sözleşmesi, şirketlerin devir ve birleşmesi vb. ticari işlerle ilgili sözleşmeler 11.400 TL
İŞ TAKİBİ KONUSUNDAKİ HUKUKİ YARDIMLARDA ÖDENECEK ÜCRET
1. Uluslararası yargı işlerinde takip edilen işlerde  
  Duruşmasız ise 63.300 TL
  Duruşmalı ise 109.400 TL
  Konusu para olan işlerde Tarife’nin üçüncü kısmına göre nispi avukatlık ücreti belirlenir.  
BULUNDURULMASI ZORUNLU SÖZLEŞMELİ AVUKATLARA ÖDENECEK ÜCRET
1. Yapı kooperatiflerinde 10.500 TL
2. Anonim şirketlerde 15.800 TL
  Takip edilen işlerde avukatlık ücreti yıllık avukatlık ücretinin üzerinde ise aradaki eksik miktar ayrıca ödenir.  
3. Kamu kurum ve kuruluşları ile özel ve tüzel kişilerin avukatlarına ödeyecekleri aylık ücret 15.800 TL
MAKTU ÜCRETE BAĞLI İŞLERDE ÖDENECEK ÜCRET
1. İhtiyati haciz, ihtiyati tedbir, delillerin tespiti, icranın geri bırakılması, ödeme ve tevdi yeri belirlenmesi için  
  a) Duruşmasız ise 4.700 TL
  b) Duruşmalı ise 5.900 TL
2. Ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işlerin takibi için 7.600 TL
3. Ortaklığın giderilmesi ve taksim davaları için 17.400 TL
4. Tüketici Mahkemelerinde görülen kredi taksitlerinin veya faizlnin uyarlanması davaları için 8.700 TL
KONUSU PARA OLMAYAN İŞLERE ÖDENECEK ÜCRET
1. İcra Dairelerinde yapılan takipler için 3.600 TL
2. İcra Mahkemelerinde takip edilen işler için 4.200 TL
3. İcra Mahkemelerinde takip edilen dava ve duruşmalı işler için 6.800 TL
4. Tahliyeye ilişkin icra takipleri için 7.400 TL
5. İcra Mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için 5.600 TL
6. Ceza soruşturma evresinde takip edilen işler için 5.300 TL
7. Sulh Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için 10.700 TL
8. Sulh Ceza Hakimliklerinde takip edilen işler için 8.000 TL
9. Asliye Mahkemelerinde takip edilen davalar için 17.900 TL
10. Tüketici Mahkemelerinde takip edilen davalar için 9.000 TL
11. Firi Sınai Haklar Mahkemelerindeki davalar için 25.500 TL
12. Ağır Ceza Mahkemelerinde takip edilen davalar için 29.800 TL
13. Çocuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için 17.000 TL
14. Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinde takip edilen davalar 29.800 TL
15. Bölge Adliye Mahkemeleri için  
  İlk derecede 16.500 TL
  İstinaf yolu ile 10.200 TL
16. İstinaf yolu ile duruşmalı 20.400 TL
17. Yargıtay ilk derece işler için 32.000 TL
18. Yargıtayda temyiz duruşmaları için 17.100 TL
19. Anayasa Mahkemesinde görülen dava ve işler için  
  Yüce Divan sıfatı ile 67.700 TL
  Bireysel Başvuru duruşmasız 18.800 TL
  Bireysel Başvuru duruşmalı 37.600 TL
KONUSU PARA OLAN İŞLER İÇİN ÜCRET
1. İlk 200.000 TL için %16
2. Sonra gelen 200.000 TL için %15
3. Sonra gelen 400.000 TL için %14
4. Sonra gelen 600.000 TL için %11
5. Sonra gelen 800.000 TL için %8
6. Sonra gelen 1.000.000 TL için %5
7. Sonra gelen 1.200.000 TL için %3
8. Sonra gelen 1.400.000 TL için %2
9. 5.600.000 TL’den yukarısı için %1

 

Kira Davalarında Avukat Ücreti

Kira davalarında en az ödenmesi gereken ücretler Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 9. Maddesinde belirtilmiştir. Buna göre;

Tahliye – kira davalarında avukat ücreti bir yıllık kira bedeli üzerinden tarifenin ikinci bölüm üçüncü kısmına göre hesaplama yapılır. Örneğin 2023-2024 tarifesine göre yıllık kira bedeli 200.000-TL’yi geçmeyen kiralarda yıllık kira bedelinin %16’sı esas alınmaktadır. Yıllık kira bedeli 100.000-TL ise en az 16.000-TL avukatlık ücreti ödenmesi gerekmektedir.

Kira bedeli tespit – kira davalarında avukat ücreti , eski ücretle yeni ücret arasındaki bir yıllık farka göre tarifenin ikinci bölüm üçüncü kısmına göre hesaplama yapılır. Örneğin 2023-2024 tarifesine göre yıllık fark bedeli 200.000-TL’yi geçmeyen konutlarda yıllık kira bedelinin %16’sı esas alınmaktadır. Eski kirası 1000-TL olan yerin kirası 11.000-TL’ye çıkartılmak isteniyorsa aylık fark 10.000 yıllık fark 120.000-TL’dir. Bu durumda 120.000-TL’nin %16’sı yani 19.200-TL avukatlık ücreti olarak ödenir. Kira hukukuna ilişkin detaylı hizmetlerimizi okumak için buraya tıklayınız

Kira alacağı – kira davalarında avukat ücreti, alacağın miktarına göre belirlenir. 2023-2024 tarifesine göre 200.000-TL ve altındaki kira alacaklarında %16 avukatlık ücreti ödenir.

Kira davalarınız sulh hukuk mahkemelerinde görülecekse kira davası avukat ücreti 2023-2024 tarifesine göre 10.700-TL’nin aşağısında olamaz.

Kira davalarınız icra hukuk mahkemelerinde görülecekse kira davası avukat ücreti 2023-2024 tarifesine göre 6.800-TL’nin aşağısında olamaz.

 

İcra Davalarında Avukat Ücreti

İcra davalarında avukatlık ücreti Avukatlar için  Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı’nın belirlediği tarifenin altında olmamak ve alacak miktarının %25’ini aşmamak kaydıyla belirlenir. Diğer bir deyişle, avukat en fazla alacağınızın %25’ini avukatlık ücreti olarak talep edebilir. İcra davalarında , icra takiplerinde avukatlık ücreti 2023-2024 tarifesine göre 3.600,00-TL’nin aşağısında olamaz. Ancak esas alacağı da geçemez. Yani 2023-2024 tarifesinde göre 2000-TL’lik icra takibi için avukat 2000-TL avukat ücreti alabilir.

İcra davalarında avukat ücreti belirlenirken borçlunun ne zaman ödeme yaptığı da önemlidir. Borçlu kişi, eline icra dairesinden gönderilen ödeme/icra emri ulaşır ulaşmaz kağıtta belirtilen süre içerisinde ödeme yaparsa ödeyeceği icra davalarında avukatlık ücretinden ¼ indirim yapılır. Örneğin 3600-TL yerine 2700-TL öder. İcra hukukuna ilişkin detaylı hizmetlerimizi okumak için buraya tıklayınız

İcra davalarında avukatlık ücreti belirlenirken çoğu zaman aşağıdaki tablo dikkate alınır. İcradaki alacağın miktarına göre avukatlık ücreti hesaplanır.

İlk 200.000 TL için %16
Sonra gelen 200.000 TL için %15
Sonra gelen 400.000 TL için %14
Sonra gelen 600.000 TL için %11
Sonra gelen 800.000 TL için %8
Sonra gelen 1.000.000 TL için %5
Sonra gelen 1.200.000 TL için %3
Sonra gelen 1.400.000 TL için %2
5.600.000 TL’den yukarısı için %1

 

Ceza Davalarında Avukat Ücreti

Ceza davalarında avukatlık ücreti Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı’nın belirlediği tarifenin altında olmamak kaydıyla belirlenir. Ceza davalarında üst bir sınır yoktur. Avukat iş sahibi ile anlaşırken çok yüksek bir miktara anlaşabilir.

Bazı ceza davalarıyla ilgili ücretler 2023-2024 avukatlık asgari ücret tarifesine göre şu şekildedir; Ceza hukukuna ilişkin detaylı hizmetlerimizi okumak için buraya tıklayınız

Ağır ceza ve çocuk ağır ceza davaları için en az 29.800-TL

Asliye ceza davaları için en az 17.900-TL

Çocuk ceza davaları için en az 17.000-TL

Fikri Sınai Haklar ceza davaları için en az 25.500-TL

İcra Ceza davaları için en az 5.600-TL

Savcılık Dosyaları için en az 5.300-TL

 

İşçi Davalarında Avukat Ücreti

İşçi Davalarında avukatlık ücreti davanın türüne göre değişiklik göstermektedir. İşçilerin alamadıkları fazla mesai, kıdem tazminatı , ihbar tazminatı, yıllık izin alacağı gibi parayla ölçülebilen dava ve işlerde avukatlık ücreti aşağıdaki tabloya göre belirlenir. İşçilerin toplam alacağı üzerinden 2023-2024 avukatlık asgari ücret tarifesine göre aşağıdaki tablo uygulanır.  İş hukukuna ilişkin detaylı hizmetlerimizi okumak için buraya tıklayınız

İlk 200.000 TL için %16
Sonra gelen 200.000 TL için %15
Sonra gelen 400.000 TL için %14
Sonra gelen 600.000 TL için %11
Sonra gelen 800.000 TL için %8
Sonra gelen 1.000.000 TL için %5
Sonra gelen 1.200.000 TL için %3
Sonra gelen 1.400.000 TL için %2
5.600.000 TL’den yukarısı için %1

 

Ancak belirlenecek ücret her halükarda 2023-2024 avukatlık asgari ücret tarifesine göre 17.900-TL’nin altında olamaz.

Hizmet tespiti, çıkış kodunun değiştirilmesi gibi konusu bir para olmayan işçi davalarında avukatlık ücreti 2023-2024 avukatlık asgari ücret tarifesine göre en az 17.900-TL’dir.

 

Boşanma Davalarında Avukat Ücreti

Boşanma davalarında avukat ücreti davanın türüne ve dava içerisindeki taleplere göre değişmektedir. Sadece boşanma işlemi için avukatlık ücreti 2023-2024 avukatlık asgari ücret tarifesine göre en az 17.900-TL olur.

Bunun yanında boşanma ile birlikte tazminat, nafaka gibi değeri parayla ölçülebilen alacaklar da varsa boşanmadaki avukatlık ücreti artabilir. Örneğin 1.000.000-TL tazminat istediğiniz zaman en az 140.000-TL avukatlık ücreti ödemeniz gerekir.

Nafaka davalarında avukat ücreti yıllık toplam nafaka miktarına göre tarifenin ikinci bölüm üçüncü kısmına göre belirlenir. Aile veya boşanma hukukuna ilişkin detaylı hizmetlerimizi okumak için buraya tıklayınız

09/2023 – 09/2024 dönemi Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin ikinci bölüm üçüncü kısmı şu şekildedir

İlk 200.000 TL için %16
Sonra gelen 200.000 TL için %15
Sonra gelen 400.000 TL için %14
Sonra gelen 600.000 TL için %11
Sonra gelen 800.000 TL için %8
Sonra gelen 1.000.000 TL için %5
Sonra gelen 1.200.000 TL için %3
Sonra gelen 1.400.000 TL için %2
5.600.000 TL’den yukarısı için %1

Örneğin, yıllık nafaka bedeli 240.000-TL ise yukarıdaki tabloya göre ilk 200.000-TL %60’dan sonraki 40.000-TL %15’den hesap edilir ve toplam 38.000-TL nafaka davası avukat ücreti ödenir.

 

Tapu Davalarında Avukat Ücreti

Tapu davalarında avukat ücreti de tapunun değerine göre hesaplanır. Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı’nın belirlediği tarifenin tarifenin ikinci bölüm üçüncü kısmına göre belirlenir. Uygulamada pek çok tapu davası vardır. Bunların her birinin ücretlendirmesini sıralamak mümkün olmamakla birlikte uygulama tapu değerine göre tapu davaları avukat ücretinin %10 – %20 aralığında belirlendiği sıkça görülmektedir. Gayrimenkul hukukuna ilişkin detaylı hizmetlerimizi okumak için buraya tıklayınız

 

Değer Kaybı Dosyalarında Avukat Ücreti

Değer kaybı dosyalarında avukatlık ücreti dava değerine göre değişiklik göstermektedir. Değer kaybı davalarında genelde değer kaybı tazminatı, araç mahrumiyet tazminatı gibi tazminat kalemleri talep edilmektedir. Değer kaybı zararına ilişkin detaylı yazımızı okumak için buraya tıklayınız.  Bu dava ve işlerde avukatlık ücreti aşağıdaki tabloya göre belirlenir. Toplam tahsil edilecek alacak üzerinden 2023-2024 avukatlık asgari ücret tarifesine göre aşağıdaki tablo uygulanır.

İlk 200.000 TL için %16
Sonra gelen 200.000 TL için %15
Sonra gelen 400.000 TL için %14
Sonra gelen 600.000 TL için %11
Sonra gelen 800.000 TL için %8
Sonra gelen 1.000.000 TL için %5
Sonra gelen 1.200.000 TL için %3
Sonra gelen 1.400.000 TL için %2
5.600.000 TL’den yukarısı için %1

 

Tazminat Dosyalarında Avukat Ücreti

Tazminat davalarında avukatlık ücreti dava türü ve değerine göre değişiklik göstermektedir. Tazminat davaları genelde; haksız fiil dolayısıyla ortaya çıkan sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik, destekten yoksun kalma(halk arasında kan parası olarak bilinir), diğer maddi ve manevi zararları ile sözleşmeden doğan borçların yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zararların tazmini veya sebepsiz yere ödenen paranın iadesi talepli açılır.

Tazminat davalarına ilişkin detaylı yazılarımızı okumak için buraya tıklayınız.  Bu dava ve işlerde avukatlık ücreti aşağıdaki tabloya göre belirlenir. Toplam tahsil edilecek alacak üzerinden 2023-2024 avukatlık asgari ücret tarifesine göre aşağıdaki tablo uygulanır.

İlk 200.000 TL için %16
Sonra gelen 200.000 TL için %15
Sonra gelen 400.000 TL için %14
Sonra gelen 600.000 TL için %11
Sonra gelen 800.000 TL için %8
Sonra gelen 1.000.000 TL için %5
Sonra gelen 1.200.000 TL için %3
Sonra gelen 1.400.000 TL için %2
5.600.000 TL’den yukarısı için %1

 

 

Miras Davaları Avukat Ücreti

Miras davalarında avukat ücreti davanın türüne ve dava içerisindeki taleplere göre değişmektedir. Miras hukukuna ilişkin detaylı hizmetlerimizi okumak için buraya tıklayınız

Miras davalarından olan ortaklığın giderilmesi (izaleyi şüyu) davalarında avukatlık ücreti asgari olarak Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı’nın belirlediği tarifenin tarifenin ikinci bölüm üçüncü kısmına göre belirlenmektedir. Uygulamada davacının hissesi üzerinden belirli bir yüzde ile anlaşma yapıldığı sıkça görülmektedir. Örneğin davacının veya davacıların hissesine düşen miras payı 1 milyon tl ise ortaklığın giderilmesi davalarında avukat ücretinin %10 veya %15 olarak belirlendiği yani 100.000 veya 150.000-TL olarak belirlenebilir.

 

Avukat Ücretini Karşı Taraftan Alır Mı?

Halk arasında çokça şu sözleri duymaktayız; “Avukat senden para istemez, avukat parasını karşı taraftan alır” veya “biz size ödediğimiz ücreti dava sonunda karşı taraftan alabiliyoruz değil mi”

Bu sözlerin her ikisi de yanlıştır. Yukarıda da detaylıca izah edildiği üzere avukatlık ücretini iş sahibi öder. Eğer dava kazanılırsa avukat iş sahibinden aldığı paradan ayrı olarak karşı taraftan da bir ücret almaya hak kazanır. Halk arasında yanlış olarak yayılmış bu hususta Avukatlık Kanunu’nda düzenleme yapılmıştır;

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık Ücreti” başlıklı 164. maddesine göre “dava sonucunda verilen karara dayanılarak tarifeye göre karşı tarafa yüklenilecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez”.

 

The post VEKALET ÜCRETİ – AVUKATLIK ÜCRETİ NEDİR ? appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI https://www.selcukluhukuk.com/ihtiyac-nedeniyle-tahliye-davasi/ Fri, 19 Apr 2024 09:33:08 +0000 https://www.selcukluhukuk.com/?p=2488 İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası Nedir? İhtiyaç nedeniyle tahliye davası, kiraya verenin, kendisinin, eşinin, altsoyunun ya da üstsoyunun ihtiyacı dolayısıyla, kiracının kiralamış olduğu konut ya da çatılı işyerinden tahliye edilmesini talep ettiği davadır. İhtiyaç nedeniyle tahliye davası TBK md. 350 ile düzenlenmektedir. İlgili hüküm şu şekildedir: MADDE 350- Kiraya veren, kira sözleşmesini; 1. Kiralananı kendisi, eşi, [...]

The post İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>
İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası Nedir?

İhtiyaç nedeniyle tahliye davası, kiraya verenin, kendisinin, eşinin, altsoyunun ya da üstsoyunun ihtiyacı dolayısıyla, kiracının kiralamış olduğu konut ya da çatılı işyerinden tahliye edilmesini talep ettiği davadır. İhtiyaç nedeniyle tahliye davası TBK md. 350 ile düzenlenmektedir. İlgili hüküm şu şekildedir:

MADDE 350- Kiraya veren, kira sözleşmesini;
1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,

2. Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda,
belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.

Kimlerin İhtiyacı İçin Tahliye Davası Açılabilir?

Kimlerin ihtiyacı olduğu gerekçesiyle tahliye davasının açılabileceği Türk Borçlar Kanunu’nun md. 350 hükmü ile düzenlenmiştir. Buna göre;
Kendisi: Kiraya veren kendisinin ihtiyacı için ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açabilir.

Altsoy ve Üstsoy: Buna ek olarak ise eşinin, altsoyunun (çocuklarının, torunlarının gibi) ya da üstsoyunun (anne ve babasının, dedesinin ve nenesinin gibi) ihtiyacı olduğu gerekçesiyle ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açılabilmektedir.

Bakmakla Yükümlü Olunanlar: Buna ek olarak kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin ihtiyaçlarını gerekçe göstererek de bu davayı açabilir. Bu durum ise TMK md. 364 çerçevesinde “kardeşler” için de ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açılabileceğini ortaya koyar. Fakat gelin, damat, yeğen gibi gruplar açısından bu dava açılamaz.

Bunlar dışında, kiraya veren sıfatını taşımasa da malik ya da taşınmazın yeni maliki de ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir.

İşyeri İhtiyacı Nedeniyle Tahliye Davasında İhtiyacın İspatlanması

Kiraya veren, kiraya vermiş olduğu “gerçek, samimi ve zorunlu” bir ihtiyacının olduğunu ispat etmelidir. İşyeri açısından, tahliye şartları görece ağırdır. Zira bir işyerinde kiracı olan kişinin burada belli bir çevre edinmiş olması, buraya yatırım yapmış olması gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. İşletmenin kurumsal yapısı, istikrarı ve devamlılığı nedeniyle tahliye şartları ağırdır. İşyeri ihtiyacının gerçek ve samimi olduğunu ortaya koyan durumlar, Yargıtay’a göre şu şekildedir:

  •  Kiraya verenin başka işinin olmaması ve geçimini temin için iş kuracak olması ya da mevcut işini terk ederek bu işyerinde yeni bir iş kuracak olması,
  •  Kiraya verenin başka bir işyerinde kiracı olması ve tahliye tehdidi altında bulunması; kendi sahibi olduğu işyerinin de en az mevcuttaki işyeri kadar elverişli olması gerekir.
  •  Kiraya verenin işlerini genişletmeyi amaçlaması (bu şart için, kiraya verenin iş hacminin arttığını, mevcut işyerinin yeni talebi karşılamadığını ispatlaması gerekir).
  •  Kiralayan yurt dışında olsa bile, yurda kesin dönüş yaparak bu işyerini işletmek istemesi durumu da gerçek ve samimi bir ihtiyaçtır.

 

Konut İhtiyacı Nedeniyle Tahliye Davası

Konut ihtiyacı nedeniyle tahliye için de ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun ispatlanması gerekir. Bu açıdan;

  • Kiralayanın kendisinin oturmak istemesi (kişinin kirada oturması, lojmanda oturması ya da babasının evinde oturması bu açıdan fark etmemektedir)
  • Kiraya verenin eşinin konut ihtiyacı: Aileler birlikte yaşasa da boşanma davası açılmış veya ayrılık kararı verilmiş ise bu durumda eşlerden biri ayrı konuta taşınmak isteyebilir.
  • Kiraya verenin çocuğunun evlenecek olması
  • Kiraya verenin çocuğunun ergin olması
  • Kiralayanın evinin bulunduğu şehirde eğitimine devam edecek olması
  • Kiralayanın anne ve babasının sağlık hizmetlerinden uzun süreli yararlanmak için kiralanan evin bulunduğu şehirde yaşaması gerekliliği
  • Kiralayanın kardeşinin kendi geçimini sağlayamıyor olması ve konut ihtiyacının bulunması

İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası Ne Zaman Açılabilir?

İhtiyaç nedeniyle dava, sözleşmenin niteliğine göre farklı tarihlerde açılabilmektedir.

Belirli süreli kira sözleşmelerinde, ihtiyaç nedeniyle dava açılabilmesi için, sözleşmede öngörülen sona erme tarihinden itibaren bir ay içerisinde ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açılabilir.

Sözleşme belirsiz süreli ise, bu durumda kira dönemleri altı aylık dönemlere ayrılır. Altı aylık dönemler, kira sözleşmesinin yapıldığı tarih esas alınarak belirlenir. Buna göre her altı ayın sonundan 3 AY EVVEL ihtarname göndermek şartıyla altı aylık dönemin sonunda bu davayı açabilir.

İhtiyaç Sebebiyle Tahliye İhtar Şart Mı?

İhtiyaç nedeniyle tahliye davasında bazı durumlarda ihtar gerekir. Bazılarında ise aranmaz.

  • Belirli süreli kira sözleşmelerinde ihtar şartı aranmaksızın sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 ay içinde dava açılabilir.
  • Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde üç ay evvelinden ihtarnamenin kiracıya gönderilmesi gerekir.
  • Yeni malik dava açacak ise taşınmazı devraldıktan sonra bir ay içinde ihtar göndermelidir.

Yeni Malikin İhtiyacı Nedeniyle Tahliye Davası

Türk Borçlar Kanunu’nun md. 351 hükmü gereğince:
“Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir. Kiralananı sonradan edinen kişi, dilerse gereksinim sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir.”

Yeni malik, ihtiyacı nedeniyle taşınmazı devraldıktan sonra altı ay içinde dava açabilir. Fakat bunun için önce, taşınmazı devraldıktan sonraki bir ay içinde kiracıya ihtar göndermelidir.

İhtiyaç Sebebiyle Tahliye Davasını Kimler Açabilir?

İhtiyaç sebebiyle tahliye davasını kiralayan açabilir. Buna karşın kiralananın maliki ve kiraya veren farklı kişiler olabilir. Bu durumda her ikisinin de ihtiyaç nedeniyle dava açma hakkı bulunmaktadır.
Eğer taşınmaz, malikten başka bir kimse tarafından kiraya verilmiş ise ve malik ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açmak istiyorsa, dava açılmadan önce malik, kiracıya yönelik olarak taşınmazın sahibi olduğunu ve taşınmaza ihtiyacı olduğunu bildiren bir ihtarname çekmelidir.

İhtiyaç Sebebiyle Tahliye Davasında Arabuluculuk Şart Mıdır?

İhtiyaç sebebiyle tahliye davası açılmadan önce tarafların zorunlu arabuluculuk sürecini tamamlamaları gerekir. Arabuluculuk sonucunda taraflar anlaşırsa bunun icra edilebilirliğine ilişkin olarak, arabulucunun görev yaptığı yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nden icra edilebilirlik şerhi talep edebilirler.

İhtiyaç Sebebiyle Tahliye Davası Nerede Açılır?

Arabuluculuk sürecinin “Anlaşamama” ile sonuçlanması durumunda dava açılması gerekir. 6100 sayılı HMK md. 4 uyarınca kira ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme olarak Sulh Hukuk Mahkemesi belirlenmiştir. Alt kira ilişkisinin olduğu davalarda da bu kural geçerlidir. Konut ve çatılı işyeri kiralarının sona ermesi bakımından getirilen kural kamu düzenine ilişkindir. Bu konuda taraflar tahkime başvuramazlar.
Dava, davalının yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Davalının yerleşim yeri yok ise, kiracının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yerde açılır (6100 s. HMK md. 6).
Eğer kiracı, memur, işçi, öğrenci, asker gibi, bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davaları için, orada bulunmaları uzunca bir süre devam edebilecekse, bulundukları yer mahkemesi de yetkilidir (6100 s. Kanun md. 8).

Son olarak, dava kira sözleşmesi nedeniyle açıldığından, kira ilişkisinde edimin ifa edildiği yer olan taşınmazın bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi yetkili olacaktır. Fakat bunun nedeni davanın taşınmaza ilişkin olması değil, sözleşme bağlamındaki edimin ifasının kira ilişkisi olması dolayısıyladır.

Ev Sahibi Kendim Oturacağım Deyip Kiracıyı Çıkarabilir Mi Ev Sahibinin İhtiyacı Nedeniyle Tahliye? 

Ev sahibinin ihtiyacı nedeniyle tahliye için, kendisinin kiralanana ihtiyacı olduğunu gerçek ve samimi olması gereklidir.
Kiraya verenin kendisinin kirada oturması, ailesinin yanında oturması, lojmanda oturması gibi sebepler onun tahliye davası açması için yeterlidir. Burada dürüstlük kuralı belirleyicidir. Kiraya veren kendisi kirada otursa bile, iş yerine yakın ve daha iyi şartlarda başka bir taşınmazı bulunmasına karşın kiracısına tahliye davası dürüstlük kuralına aykırı olacaktır. Bu durumda tahliye davası reddedilir.

Kira Avukatına İhtiyaç Var Mı?

Bu süreçte hem kiracıların hem de kiraya verenlerin kira avukatından yani kira hukukunda yoğun çalışan avukattan hizmet alması gerektiği kanaatindeyiz. Aksi halde basit hatalar nedeniyle taraflar hak kaybına uğrayıp mağdur olmaktadır. Uzun yargılama ve yüksek enflasyon nedeniyle birden fazla zarar ortaya çıkmaktadır.

The post İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI appeared first on Selçuklu Hukuk Bürosu.

]]>